Yukarıda verilen örneğe bak.
- See the example given above.
İnsanlar kendi aralarında mücadele ederken melekler yukarıdan izlerler.
- Angels watch from above as men fight amongst themselves.
Ben, 300 doların üzerindeki bir kamerayı maddi olarak karşılayamam.
- I cannot afford a camera above 300 dollars.
Ay bulutların üzerinde kaldı.
- The moon rose above the clouds.
Mermi dizin üzerine girdi.
- The bullet entered above the knee.
Bu yıl etekler dizin birkaç santimetre üzerine çıkıyor.
- Skirts this year reach a few centimeters above the knees.
Biz bulutların üstünde uçuyoruz.
- We are flying above the clouds.
Sağlık zenginliğin üstündedir, zira zenginlik bize sağlık kadar çok mutluluk vermiyor.
- Health is above wealth, for this does not give us so much happiness as that.
Onlar yukarıdaki katta yaşıyor.
- They live on the floor above.
Lütfen yukarıdaki yorumlarımı önemseme.
- Please ignore my comments above.
Her şeyin ötesinde arkadaşlarına sadık olmalısın.
- You must, above all, be faithful to your friends.
Bu köprünün yaklaşık üç mil ötesinde yaşıyoruz.
- We live about three miles above this bridge.
Bir buzdağının su altındaki parçası su üstündeki parçasından çok daha büyüktür.
- The part of an iceberg under the water is much larger than that above the water.
Kapının üstündeki kırmızı ışık açıktı.
- The red light above the door was on.
Tom'un masasının üstündeki rafta bir bovling kupası vardı.
- There was a bowling trophy on the shelf above Tom's desk.
Fenolftalein, 10.0 ya da daha fazla bir pH'a sahip olan bir baz varlığında parlak mora dönüşecektir ve 8.2 ya da daha az bir pH değerine sahip bir çözeltinin varlığında renksiz kalacaktır.
- Phenolphthalein will turn fuchsia in the presence of a base with a pH of or above 10.0 and will remain colorless in the presence of a solution with a pH of or below 8.2.
Şehir Londra'nın elli mil kuzeyindedir.
- The city is fifty miles above London.
Kasaba, Londra'nın hemen kuzeyinde yer alır.
- The town lies just above London.
Biz bulutların üstünde uçuyoruz.
- We are flying above the clouds.
Sağlık zenginliğin üstündedir, zira birincisi ikincisinden daha önemlidir.
- Health is above wealth, for the former is more important than the latter.
Bu kitabı her şeyden fazla seviyorum.
- I love this book above all.
Fenolftalein, 10.0 ya da daha fazla bir pH'a sahip olan bir baz varlığında parlak mora dönüşecektir ve 8.2 ya da daha az bir pH değerine sahip bir çözeltinin varlığında renksiz kalacaktır.
- Phenolphthalein will turn fuchsia in the presence of a base with a pH of or above 10.0 and will remain colorless in the presence of a solution with a pH of or below 8.2.
O, onura her şeyden daha çok değer verir.
- He values honor above anything else.
Yukarıdaki bulutlar hızlı ilerledi.
- The clouds above moved fast.
O kesinlikle kırkın yukarısındadır.
- She is certainly above forty.
O yüksek sesle konuştu.
- She spoke above her breath.
Dağ, deniz seviyesinden 2000 metre yüksekliktedir.
- The mountain is 2000 meters above sea level.
Uçak, bulutların çok üzerinde uçuyordu.
- The plane was flying far above the clouds.
Bu kitap benim çok üzerimde.
- This book is far above me.
Derin su balıkları asla ışığı görmezler ve bütün hayatlarını yukarıdan gelen artıklarla yaşarlar.
- Deep water fish never see the light and live all their lives from the scraps that come from above.
Her şeyden önce sağlıklı olmak istiyorum.
- Above all, I want to be healthy.
Televizyon şiddet gösteriyor, her şeyden önce daha genç insanları etkiler.
- Television shows violence, which influences, above all, younger people.
Her şeyden önce sağlıklı olmak istiyorum.
- Above all, I want to be healthy.
Her şeyden önce, birbirinize yardım etmelisiniz.
- Above all, you must help each other.
Ben, 300 doların üzerindeki bir kamerayı maddi olarak karşılayamam.
- I cannot afford a camera above 300 dollars.
Patron, yazıhanenin üzerindeki balkonda işçileri gözleyerek gezindi.
- The boss strolled around the balcony above the office, observing the workers.
Biz ufkun üstünde güneşin doğuşunu gördük.
- We saw the sun rise above the horizon.
Sağlık zenginliğin üstündedir, zira zenginlik bize sağlık kadar çok mutluluk vermiyor.
- Health is above wealth, for this does not give us so much happiness as that.
He's in a better place now, floating free as the clouds above.''.
He appealed to the court above.
Fowl that may fly above the earth.