Philosophers differ in how they treat their Absolutes.
he more absolute the ruler, the more absolute the revolution will be which replaces him.
absolute beauty.
moral absolutes.
Absolute rights and duties are such as pertain to man in a state of nature as contradistinguished from relative rights and duties, or such as pertain to him in his social relations.
Onun mutlak gücü var.
- Er hat die absolute Macht.
Mutlaka Ferrara ve Ravenna'ya bir gezi yapmanı öneririm.
- I suggest you to go absolutely on a trip to Ferrara and Ravenna.
O olsaydı mutlaka heyecanlanırdık.
- We'd be absolutely thrilled if that happened.
Tom mutlak bir dürüstlük insanıdır.
- Tom is a man of absolute sincerity.
Tüm çalışanlarımdan mutlak sadakat istiyorum.
- I require absolute loyalty of my employees.
Diktatörün tüm yardımcıları ile ilgili mutlak sadakatı vardı.
- The dictator had the absolute loyalty of all his aides.
Tüm çalışanlarımdan mutlak sadakat istiyorum.
- I require absolute loyalty of my employees.
Öyle yapmak kesinlikle imkansızdır.
- It is absolutely impossible to do so.
Bir grup insanın bizimle birlikte su kayağına gideceğini düşünmüştüm. Fakat kesinlikle başka hiç kimse gelmedi.
- I thought a bunch of people would go water skiing with us, but absolutely no one else showed up.
Söylentinin kesin bir yalan olduğunu kanıtlandı.
- The rumor proved to be an absolute lie.
Öyle yapmak kesinlikle imkansızdır.
- It is absolutely impossible to do so.
O katışıksız bir aptal.
- He's an absolute fool.
Tüm gün katiyen bir şey yemedim.
- I ate absolutely nothing the whole day.
Diktatörün tüm yardımcıları ile ilgili mutlak sadakatı vardı.
- The dictator had the absolute loyalty of all his aides.
O sadece kesinlikle inanılmazdı.
- It was just absolutely unbelievable.
Hayır, kesinlikle hatalısın. Tom radikal değil muhafazakardır. Sadece liberalizmden nefret ediyor.
- No, you are absolutely wrong. Tom is not radical but conservative. He just hates liberalism.
O olsaydı mutlaka heyecanlanırdık.
- We'd be absolutely thrilled if that happened.
Şimdi İtalya'da olduğuna göre mutlaka Napoli'yi görmelisin.
- Now that you are in Italy, you must absolutely see Naples.
Her şekilde, kesinlikle mükemmelsin.
- You're absolutely perfect, in every way.
Dediğin şey tamamen saçmalıktır.
- What you said is absolute nonsense.
Benim sana tam güvenim var.
- I have absolute trust in you.
Bu tamamen gereksizdi.
- That was absolutely unnecessary.
Bu hikaye kulağa acayip gelebilir ama tamamen gerçektir.
- This story may sound strange, but it's absolutely true.