an indefinite large number of people or things

listen to the pronunciation of an indefinite large number of people or things
English - Turkish

Definition of an indefinite large number of people or things in English Turkish dictionary

many
birçok

Ek olarak yaşlılar birbirleriyle sosyalleşebilsin ve Amerikan hayatının aktif üyeleri olarak kalabilsinler diye birçok topluluk kurulmuştur. - In addition many groups have been formed so that the elderly can socialize with one another and remain active participants in American life.

Londra'da birçok güzel park vardır. - There are many beautiful parks in London.

many
çok

Kaza çok fazla ölüme neden oldu. - The accident has caused many deaths.

Konserde çok fazla kişi vardı. - There were too many people at the concert.

many
{i} bir çoğu

Takuboku'nun şiirlerini bir çoğunu ezbere öğrendim. - I learned many of Takuboku's poems by heart.

many
{s} bir yığın

O bir yığın dil konuşmaz. - She does not speak many languages.

Gemide bir yığın fare var. - There are many rats on the ship.

many
a good many birçok
many
{s} bir hayli

O, bu sabah bir hayli mektup aldı. - He received a good many letters this morning.

Akvaryumda bir hayli nadir balık var. - There are many rare fish at the aquarium.

many
çoğu zaman

Bu kabilenin atasal ayinlerinin çoğu zamanla kaybedilmiştir. - Many of the ancestral rites of this tribe have been lost over time.

many
a great many pek çok
many
many a time çok kere
many
rengarenk
many
kanşık
many
sürüsüne bereket
many
{i} birçoğu

Birçoğu sömürgeciliğin egemenliği altında uzun bir süre baskı ve sefaletten çekmiştir. - Many have suffered oppression and misery for a long period of time under the rule of colonialism.

Birçoğu sömürgecilik altında uzun süre baskı ve zorluktan çekti. - Many have long suffered oppression and hardship under colonialism.

many
kaç

Kaç tane çocuğun var? - How many children do you have?

O otobüs günde kaç kez çalışır? - How many times a day does that bus run?

many
çoğu

Çok sayıda misafir vardı-onlardan çoğu bizim öğretmenin sınıf arkadaşları ve arkadaşlarıydı. - There were many guests - most of them were our teacher's classmates and friends.

Oyuncuların çoğu grip yüzünden keyifsiz oldukları için koç oyunu iptal etti. - The coach called off the game because many of the players were down with the flu.

many
adl

Tom adlı kaç tane çocuk, sizin sınıfınızdadır? - How many kids named Tom are in your class?

Tom adlı kaç kişiyi tanıyorsun? - How many people do you know named Tom?

English - English
many

Many are called, but few are chosen.

an indefinite large number of people or things

    Hyphenation

    an in·de·fi·nite large num·ber of peo·ple or things

    Turkish pronunciation

    ın îndefınıt lärc nʌmbır ıv pipıl ır thîngz

    Pronunciation

    /ən ənˈdefənət ˈlärʤ ˈnəmbər əv ˈpēpəl ər ˈᴛʜəɴɢz/ /ən ɪnˈdɛfənət ˈlɑːrʤ ˈnʌmbɜr əv ˈpiːpəl ɜr ˈθɪŋz/
Favorites