We don't have time to search every room carefully.
- Her odayı dikkatlice araştırmak için zamanımız yok.
Fadil spent every spare moment searching the web for a gift to buy Layla.
- Fadıl her boş anı, Leyla'ya satın alınacak bir hediye için interneti araştırmakla geçirdi.
A committee has been set up to investigate the problem.
- Sorunu araştırmak için bir komite kuruldu.
It is not my purpose to investigate the impact of Emmet's theory on biology.
- Amacım Emmet'in teorisinin biyolojiye olan etkisini araştırmak değildir.
The real definition of science is that it's the study of the beauty of the world.
- Bilimin gerçek tanımı, dünyanın güzelliğini araştırmaktır.
Professor Kay has been studying insects for forty years.
- Profesör Kay kırk yıldır böcekleri araştırmaktadır.
The government has set up a committee to look into the problem.
- Hükümet, sorunu araştırmak için bir komite kurdu.
They agreed to look into the causes of the accident.
- Onlar kazanın nedenlerini araştırmak için anlaştılar
I don't want to go through this again.
- Bunu tekrar araştırmak istemiyorum.
I'd really like more time to research this.
- Bunu araştırmak için gerçekten daha fazla zaman istiyorum.
This survey is too long to finish quickly.
- Bu araştırma hızlı bir şekilde bitiremeyecek kadar çok uzun.
Their research used a survey method.
- Onların araştırması bir anket yöntemi kullandı.
It is clearly shown in Johnson's investigation that passive smoking is very harmful.
- Pasif içiciliğin çok zararlı olduğu Johnson'ın araştırmasında açıkça gösterilmektedir.
Recent investigations have demonstrated that the application of Emmet's theory is not always without defects.
- Son araştırmaların gösterdiğine göre, Emmet'in teorisinin uygulanması her zaman kusursuz değildir.
The search party found him lying at the foot of a cliff.
- Araştırma ekibi onu uçurumun dibinde uzanırken buldu.
I never for a moment imagined that I'd be singled out for a full body search.
- Tam bir vücut araştırması için seçileceğimi bir an bile asla hayal etmedim.
The chief engineer did research hand in hand with his assistant.
- Başmühendis, asistanı ile el ele araştırma yaptı.
The research institute was established in the late 1960s.
- Araştırma enstitüsü, 1960'ların sonlarında kurulmuştur.
I joined the study tour.
- Araştırma turuna katıldım.
A public opinion study was made in 1937.
- 1937'de bir kamu oyu araştırması yapıldı.
Tom is an investigative reporter.
- Tom bir araştırmacı muhabirdir.
Tom is an investigative journalist.
- Tom bir araştırmacı gazetecidir.
This discovery opened up the floodgates to research and led to the establishment of the discipline as a legitimate field of inquiry.
- Bu keşif araştırma yapmak için bent kapaklarını açtı ve soruşturmanın meşru alanı olarak disiplin kurulmasına neden oldu.
The boy succeeded in his quest, guided by the spirit of a squirrel.
- Bir sincap ruhu tarafından yönlendirilen çocuk araştırmasında başarılı olmuştu.
He went on a quest to find the point where the sky touches the Earth.
- O, gökyüzünün dünyaya dokunduğu noktayı bulmak için uzun ve zorlu bir araştırmaya devam etti.
I'm doing some history research and would like to ask you a few questions.
- Biraz geçmişi araştırma yapıyorum, ve size birkaç soru sormak istiyorum.
He went on a quest to find the point where the sky touches the Earth.
- O, gökyüzünün dünyaya dokunduğu noktayı bulmak için uzun ve zorlu bir araştırmaya devam etti.
From the standpoint of ecology, Antarctica should be reserved solely for research, not for tourism or for commercial exploration.
- Ekoloji açısından, Antarktika turizm için ya da ticari keşif için değil, sadece araştırma için korunmalıdır.
The capable detective was assigned to investigate the cause of the tragedy.
- Yetenekli dedektif trajedinin nedenini araştırmak üzere atanmıştır.
It's my business to investigate such things.
- Bu tür şeyleri araştırmak benim işim.
The teacher gave him a failing grade for basing his report on discredited research.
- Öğretmen onun itibarsız araştırmasıyla ilgili raporuna dayandırarak ona başarısız notu verdi.
We have little money available for the research.
- Araştırma için mevcut az paramız var.
He says he will inquire into the matter.
- Konuyu araştıracağını söylüyor.
Private detectives were hired to look into the strange case.
- Özel dedektifler tuhaf davaları araştırmak için kiralanırlar.
I will look into the matter.
- Konuyu araştıracağız.
Tom explored every possibility.
- Tom her olasılığı araştırdı.
The explorers began to suffer from a severe lack of food.
- Araştırmacılar ciddi bir gıda eksikliğinden muzdarip olmaya başladı.
This technology will open up a whole new avenue of research.
- Bu teknoloji araştırma ile ilgili yepyeni bir cadde açacaktır.
What kind of research does the organization do?
- Organizasyon ne tür araştırma yapar?