Ana ve çocuk özel ihtimam ve yardım görmek hakkını haizdir. Bütün çocuklar, evlilik içinde veya dışında doğsunlar, aynı sosyal korunmadan faydalanırlar.
- Motherhood and childhood are entitled to special care and assistance. All children, whether born in or out of wedlock, shall enjoy the same social protection.
Bir insanın kalbi, yaklaşık olarak yumruğuyla aynı boyuttadır.
- A person's heart is approximately the same size as their fist.
Ben hâlâ eskisi gibi aynı kişiyim.
- I'm still the same person I used to be.
Tom eskisi gibi aynı hatayı yaptı.
- Tom made the same mistake as before.
Yaptığıma benzer bir yanlışı yapmanı istemiyorum.
- I don't want you to make the same mistake I made.
Fazla kumar, uyuşturucu bağımlılığına benzer beyin değişimlerine neden olur.
- Excessive gambling causes the same brain changes as a drug addiction.
Yerinde olsam, böyle zor bir durumda aynı şeyi yaparım.
- If I were you, I would have done the same thing in such a difficult situation.
Aynı şeyi tekrar tekrar söylüyorum.
- I say the same thing over and over.
O, işi babasının yaptığı gibi aynı şekilde yaptı.
- He did business in the same manner as his father did.
Hegel'le aynı şekilde, Panovsky'nin diyalektik kavramı tarihe önceden belirlenmiş bir rotayı izlettirir.
- In the same way as Hegel, Panovsky's notion of the dialectic makes history follow a predetermined course.
Hep aynı dizeleri çalarsan monotonluk gelişir.
- Monotony develops when you harp on the same string.
Kardeşinin sözlüğünün aynısından bende de var.
- I have the same dictionary as your brother has.
Aynısı benim sınıf için de geçerlidir.
- The same applies to my class.