I recognized Mr Jones at first glance.
- İlk bakışta Bay Jones'u tanıdım.
Don't worry. He may look intimidating at first glance, but he's actually a very friendly person.
- Endişelenme. İlk bakışta korkutucu gözükebilir, ama aslında çok arkadaş canlısı bir insandır.
Every time I look at this picture, I think of my father.
- Bu resme her bakışımda, babamı hatırlarım.
Meg didn't even look at me.
- Meg bile bana bakmadı.
By the look in his eye I could tell that he was speaking tongue in cheek.
- Onun gözündeki bakışına göre onun şaka yollu konuştuğunu söyleyebilirdim.
Look in the phone book.
- Telefon rehberine bakın.
Would you please look after my dog tomorrow?
- Yarın köpeğime bakar mısın lütfen?
Lucy's mother told her to look after her younger sister.
- Lucy'nin annesi ona küçük kız kardeşine bakmasını söyledi.
Look at that mountain which is covered with snow.
- Karlarla örtülü şu dağa bak.
Many nights did he spend, looking up at the stars.
- O birçok geceyi yıldızlara bakarak geçirdi.
Looking at your Facebook friends' photos is a waste of time.
- Facebook'taki arkadaşlarının resimlerine bakmak vakit kaybıdır.
I'll never be able to look him in the face again.
- Ben ona yüzüne karşı tekrar bakamayacağım.
Let me have a look at your video camera.
- Video kamerana bir bakayım.
I saw at a glance that he was an ordinary man.
- Onun sıradan bir adam olduğunu bir bakışta anladım.
He saw at a glance that his daughter had been crying.
- O, kızının ağladığını bir bakışta gördü.
At first sight, he seemed kind and gentle.
- İlk bakışta, o nazik ve kibar görünüyordu.
We have more in common than can be seen at first sight.
- İlk bakışta görülebilenden daha çok ortak yönümüz var.