Tom bana ebeveynlerimin ayrılmadan önce ne kadar süredir evli olduklarını sordu.
- Tom asked me how long my parents had been married before they separated.
Evliyim ve iki çocuğum var.
- I am married and have two children.
Ben onun evlilik yaşamına hayal kırıklığına uğradım.
- I was disillusioned at his married life.
Size uzun ve mutlu bir evlilik hayatı diliyorum.
- I wish you a long and happy married life.
Onlar Noel Yortusu'nda evlendiler.
- They married on Christmas Eve.
O, Kanadalı bir kızla evlendi.
- He married a Canadian girl.
Doğmak, evlenmek ve ölmek, her zaman para getirir.
- Be born, get married, and die; always bring money.
Tom Mary'nin kesinlikle evlenmek istemediğini söylüyor.
- Tom says that Mary definitely doesn't want to be married.
... obviously, we were married, but it was a lot easier for us ...
... I got married, I had my first son, and we won The Treble. ...