Mary göbek deliğini deldirmek istiyor.
- Mary wants to get her belly button pierced.
Mary göbek dansında çok iyidir.
- Mary is very good at belly dancing.
Onun midesine vurdum.
- I hit him in the belly.
Midesi dolu olan bir insan kimsenin aç olduğunu düşünmez.
- A man with a full belly thinks no one is hungry.
Bir insanın karnı doyar ama gözü doymaz.
- The eye is bigger than the belly.
Adama karnından vurdum.
- I hit the man on the belly.
It's evident that you told a lie.
- Yalan söylediğin belli.
I evidently don't get out enough.
- Belli ki yeterince dışarı çıkmıyorum.
The man is apparently deceiving us.
- Belli ki o adam bizi yanıltıyor.
It was apparent that someone had taken the money by mistake.
- Birinin parayı yanlışlıkla aldığı belliydi.
I am attracted to a certain boy in my class.
- Bizim sınıfta belli bir çocuktan etkileniyorum.
He was taken care of by a certain young doctor.
- Ona belli bir genç doktor tarafından bakıldı.
If you are a parent, don't allow yourself to set your heart on any particular line of work for your children.
- Eğer bir ebeveyn iseniz, çocuklarınız için belli bir iş dalını çok istemenize izin vermeyin.
He is a teacher, as is clear from his way of talking.
- Onun konuşma şeklinden açıkça belli olduğu için, o bir öğretmendir.
It is not clear who wrote this letter.
- Bu mektubu kimin yazdığı belli değildir.
The goal of the center should be to train young people from other countries within a specific time period.
- Merkezin hedefi, diğer ülkelerden gelen gençleri belli bir zaman aralığında eğitmek olmalıdır.
Everything will be decided on Monday.
- Her şey pazartesi günü belli olacak.
It is plain that you are to blame.
- Senin suçlanacağın belli.
Tom was obviously a rich man.
- Tom'un zengin bir adam olduğu belliydi.
Tom was obviously in pain.
- Tom'un acı içinde olduğu belliydi.