Fadıl park yerinde patronuna ait bir minibüs fark etti.
- In the parking lot, Fadil noticed a van belonging to his boss.
Bu Paris şehrine ait sanat eserlerinin genel stokudur.
- It is the general inventory of art works belonging to the City of Paris.
Ben her zaman bir spor arabaya sahip olmak istedim.
- I've always wanted to own a sports car.
Tom her şeye kendi yoluyla sahip olmak zorunda.
- Tom has to have everything his own way.
Kendimi kendi tanrım olarak görüyorum.
- I perceive myself as my own god.
Bu, onun kendi çizimi olan bir resimdir.
- This is a picture of her own painting.
Tom, kendisinin en kötü düşmanı.
- Tom is his own worst enemy.
Fadıl kendisinin karanlık yönünü keşfedecek.
- Fadil will discover a dark side of his own.
Bütün bunlar kişisel eşyalarınız mı?
- Are these all your belongings?
Onların hepsi benim kişisel eşyalarım.
- They are all my personal belongings.
Tom kendine ait olmayan bir şeyi götürdü.
- Tom took something that didn't belong to him.
Japonlar kendilerini ait oldukları grupla tanımlamak eğilimindedir.
- The Japanese tend to identify themselves with the group they belong to.
Biz belgenin onun erkek kardeşine ait olduğu gözüyle baktık.
- We regarded the document as belonging to her brother.
Japon Diş Hekimleri Birliği sorunu Japon Diş Hekimleri Birliğinden LDP ye ait olan Diyet üyelerine yapılan gizli bağışlarla ilgili bir olaydır.
- The Japanese Dentists Association affair is an incident concerning secret donations from the Japanese Dentists Association to Diet members belonging to the LDP.
Robotların, kendi kararlarını verebilmelerine olanak tanımak tehlikeli olabilir; çünkü sahiplerine karşı çıkabilirler.
- Allowing robots to take their own decisions can be dangerous, because they can turn against their owner.
Kişisel eşyalarımı otobüste bırakabilir miyim?
- May I leave my belongings on the bus?
Tom tüm kişisel eşyalarını küçük bir valize koydu.
- Tom put all his belongings in a small suitcase.
A need for belonging seems fundamental to humans.