belonging to her

listen to the pronunciation of belonging to her
English - Turkish

Definition of belonging to her in English Turkish dictionary

her
ona

O, ona nerede yaşadığını sordu. - He asked her where she lived.

Muhabir: Ona bir kedi yavrusu aldınız mı? - Reporter: Did you buy her a kitten?

her
kendine

O kendi kendine mırıldanıyor. - She is muttering to herself.

Jane'nin hayali kendine yaşlı ve zengin bir sevgili bulmaktı. - Jane's dream was to find herself a sugar daddy.

her
onu

Onunla kahve dükkanında buluşmaya söz verdi. - She promised to meet her at the coffee shop.

Onunla kahve dükkanında buluşmaya söz verdi. - He promised to meet her at the coffee shop.

her
dişil onun
her
onun

Onun görünümünü çekici bulurum. - I find her appearance attractive.

Onun elleri buz kadar soğuktu. - Her hands were as cold as ice.

her
{z} dişil onu; ona; ondan; onun: He loves her. Onu seviyor. He looked at her. Ona baktı. They hated her. Ondan nefret ettiler. It pleased
her
kendisi

Yeni bir araba satın alması için babasına baskı yaptığında Catherine'nin bir art niyeti vardı; O, arabayı kendisinin sürebileceğini umuyordu. - Catherine had an ulterior motive when she urged her father to buy a new car. She hoped that she'd be able to drive it herself.

Ben, o kızın kendisine yeni bir görünüm vermek için saçını kestiğini düşünüyorum. - I think that girl cut her hair to give herself a new look.

her
ondan

Siz ondan daha uzun boylusunuz. - You are taller than her.

Seni ondan daha çok seviyorum. - I love you more than her.

her
dişil onu
her
(dişil) onu
her
o
belonging to us
bize ait
English - English
her

This is her book.

belonging to it
colliery
belonging to them
{s} their
belonging to them
{s} theirs
belonging to you
{i} yrs
belonging to her

    Hyphenation

    be·long·ing to her

    Turkish pronunciation

    bîlôngîng tı hır

    Pronunciation

    /bəˈlôɴɢəɴɢ tə hər/ /bɪˈlɔːŋɪŋ tə hɜr/
Favorites