Sunumumu hazırlamak zorundayım.
- I have to prepare my presentation.
Listeyi hazırlamak için zamana ihtiyacımız var.
- We need time to prepare the list.
Test için hazırlanmak zorundayım.
- I have to prepare for the test.
Onun adamlarını savaşa hazırlanmak için zamanı vardı.
- He had time to prepare his men for battle.
Konuşmasını çok dikkatlice hazırladı.
- He prepared his speech very carefully.
Soruları önceden hazırlamak senin yararına olur.
- It would be to your advantage to prepare questions in advance.
Hazırlık yapmak için biraz daha zamana ihtiyacım var.
- I need a little more time to prepare.
Onun için hazırlık yapmak zorundayız.
- We have to prepare for that.
Onu yapmak için hazır değilim.
- I'm not prepared to do that.
Şimdi onu yapmak için hazırım.
- I'm prepared to do that now.
Mary asked Tom to turn off the computer and prepare dinner.
- Mary bat Tom, den Rechner auszuschalten und das Abendessen zu bereiten.
Please prepare for the trip.
- Bitte bereiten Sie sich auf den Ausflug vor.