It was all like a single equation with two unknowns.
- İki bilinmeyenli bir denklem gibiydi hepsi.
Sophie had been looking forward to getting another letter from the unknown sender.
- Sophie bilinmeyen bir gönderenden gelen bir başka mektup almak için can atıyordu.
The symbol X usually stands for an unknown quantity in mathematics.
- X sembolü genellikle matematikte bilinmeyen sayıyı temsil etmektedir.
His hobby is collecting strange butterflies.
- Onun hobisi bilinmeyen kelebekler toplamaktır.
We're in uncharted territory.
- Bilinmeyen bölgedeyiz.
The two scholars wrangled over the meaning of an obscure Tibetan phrase.
- İki bilim adamı bilinmeyen bir Tibet ifadesinin anlamı üzerinde tartıştı.
A known mistake is better than an unknown truth.
- Bilinen bir hata bilinmeyen bir gerçekten daha iyidir.
It is estimated that a great part of his inventions would remain unknown to the date.
- Onun buluşlarının büyük bir kısmı tarihe bilinmeyen olarak kalacağı tahmin edilmektedir.
Do you know where your father went?
- Babanın nereye gittiğini biliyor musun?
A healthy man does not know the value of health.
- Sağlıklı olan adam sağlığın değerini bilmez.
Everybody knew that she was being pushy.
- Onun saldırgan olduğunu herkes biliyordu.
They knew they must fight together to defeat the common enemy.
- Ortak düşmanı yenmek için birlikte dövüşmek zorunda olduklarını biliyorlardı.
Tom accused Mary of not knowing how to love or how to accept someone's love.
- Tom Mary'yi sevmeyi ya da birinin aşkını kabul etmeyi bilmemekle suçladı.
There is no knowing which team will win.
- Hangi takımın kazanacağını bilmek zor.
Ken is as tall as Bill.
- Ken Bill kadar uzun boylu.
Ken can play the violin, not to mention the guitar.
- Ken keman çalabilir, gitardan bahsetmeye bile gerek yok.
Mr Hashimoto is known to everyone.
- Bay Hashimoto herkes tarafından bilinir.
Football is the most known sport in the world.
- Futbol, dünyada en çok bilinen spordur.