Kim çok çekici bir biçimde giyinmiş.
- Kim is dressed in a very attractive manner.
Telefon soygunu olağanüstü bir biçimde engellendi.
- Phone robbery thwarted in unusual manner.
Memur kaba davranışları gerekçesiyle görevden alındı .
- The clerk was dismissed on the grounds of her rude manners.
Tom Mary'nin kötü davranışlarına daha fazla katlanamaz.
- Tom can't put up with Mary's bad manners any longer.
Çocuklarını yetiştirme tarzları oldukça farklı.
- Their manner of bringing up their children is extremely unusual.
Onun konuşma tarzı benim sinirlerimi bozuyor.
- Her manner of speaking gets on my nerves.
Senin tavırların çok iyi değil.
- Your manners aren't very good.
Onun tavırları bir beyefendinin tavırları değil.
- His manners aren't those of a gentleman.
O, çocuklarını nasıl terbiye ediyor?
- How does he teach his kids manners?
İnsanları parmakla göstermek terbiyesizlik.
- It's bad manners to point at people.
Onun hareket tarzını sevmiyorum.
- I don't like her manner.
Bu kitap Amerika'nın görgü ve gelenekleri üzerinedir.
- This book is on the manners and customs of America.
Sana bazı görgü kurallarını öğretmek zorunda kalacağım!
- I'm going to have to teach you all some manners!