You don't have to answer quickly.
- Çabucak cevap vermek zorunda değilsin.
It's difficult to answer this question.
- Bu soruya cevap vermek zor.
The president was nice enough to respond to my letter.
- Başkan benim mektubuma cevap vermek için yeterince kibardı.
It's easy to respond to that question.
- O soruya cevap vermek kolaydır.
Sorry, I still don't know enough to reply in Esperanto.
- Üzgünüm, Esperanto cevap vermek için hâlâ yeterince bilmiyorum.
Being too nervous to reply, he stared at the floor.
- O, cevap vermek için çok fazla sinirli olduğu için yere baktı.
You don't have to reply today.
- Bugün cevap vermek zorunda değilsin.
Tom has a lot to answer for.
- Tom cevap vermek için çok şeye sahip.
I answer for her honesty.
- Onun dürüstlüğü için cevap veriyorum.
I'm sorry that I didn't reply sooner.
- Daha kısa sürede cevap vermediğim için üzgünüm.
She didn't reply to my letter.
- O, mektubuma cevap vermedi.
Tom kept trying to call Mary, but she never answered her phone.
- Tom Mary'yi aramak için uğraşmaya devam etti, ama o hiçbir zaman telefonuna cevap vermedi.
I'm Japanese, the boy answered.
- Çocuk cevap verdi: Ben Japonum.
He'll answer your letter soon.
- Yakında mektubuna cevap verecek.
Larry Ewing doesn't answer me.
- Larry Ewing bana cevap vermiyor.