Meydan okumak için hazırım.
- I'm up for the challenge.
Meydan okumaktan hoşlanıyorum.
- I enjoy the challenge.
Bu bir meydan okuma olacak.
- It's gonna be a challenge.
Tom bir meydan okuma ile karşı karşıya.
- Tom is facing a challenge.
Tom birçok yeni sorunlarla karşı karşıyadır.
- Tom faces many new challenges.
Tom'un sorununu güçlükle reddedebildim.
- I could hardly refuse Tom's challenge.
İki hamlede, Kasparov meydan okuyucu kontrol edecektir.
- In two moves, Kasparov will check the challenger.
Tom bir meydan okuma ile karşı karşıya.
- Tom is facing a challenge.
Özellikel astım veya astım şüphesi olan insanlarda metakolin veya histamin solutularak solunum fonkisyon testleri yapılmasına "challenge" adı verilir.
Sami ona itiraz etmedi.
- Sami didn't challenge that.
Tom benim itirazımı kabul etti.
- Tom accepted my challenge.
Tom'u bir yarışa davet ettim.
- I challenged Tom to a race.
Bu büyük bir davet olacak.
- It'll be a big challenge.
İki hamlede, Kasparov meydan okuyucu kontrol edecektir.
- In two moves, Kasparov will check the challenger.
We're still waiting to hear how the court rules on our challenge of the arbitrator based on conflict of interest.
Consanguinity in direct line is a challenge for a judge when he or she is sitting cases.