Telefon soygunu olağanüstü bir biçimde engellendi.
- Phone robbery thwarted in unusual manner.
Kim çok çekici bir biçimde giyinmiş.
- Kim is dressed in a very attractive manner.
Dennis'in kaba davranışları yoktur.
- Dennis doesn't have rough manners.
Dr Jackson'ın hastalara karşı iyi bir davranışı var.
- Dr. Jackson has a good bedside manner.
Onun konuşma tarzını sevmedi.
- He did not like her manner of speech.
Onun konuşma tarzı benim sinirlerimi bozuyor.
- Her manner of speaking gets on my nerves.
Onun partideki tavırlarından memnun değilim.
- I am dissatisfied with his manners at the party.
Senin tavırların çok iyi değil.
- Your manners aren't very good.
O, çocuklarını nasıl terbiye ediyor?
- How does he teach his kids manners?
İnsanları parmakla göstermek terbiyesizlik.
- It's bad manners to point at people.
Onun hareket tarzını sevmiyorum.
- I don't like her manner.
Onun görgü yokluğu yüzünden dehşete düştüm.
- I was appalled by her lack of good manners.
Sana bazı görgü kurallarını öğretmek zorunda kalacağım!
- I'm going to have to teach you all some manners!
These people have strange manners.