düşünerek

listen to the pronunciation of düşünerek
Turkish - English
deliberate
with an eye to something
thinking

Tom spends way too much time thinking about Mary. - Tom Mary'yi düşünerek oldukça çok fazla zaman harcıyor.

I was mistaken in thinking that he was a trustworthy man. - Ben onun güvenilir bir adam olduğunu düşünerek yanıldım.

consideringly
what with
with an eye to doing something
with an eye to
pondering
ponderingly
düşünerek bulmak
excogitate
düşünerek konuşmak
to weigh one's words
düşünerek çözüm bulmak
think out
düşünce yoluyla, düşünerek, zihnen
through thoughts, thinking, mental
düşün
{f} think

I think it'll rain today. - Bugün yağmur yağacağını düşünüyorum.

Prime numbers are like life; they are completely logical, but impossible to find the rules for, even if you spend all your time thinking about it. - Asal sayılar hayata benzer, onlar tamamen mantıksaldır fakat, eğer tüm zamanınızı onun hakkında düşünmek için harcarsanız kurallarının bulunması imkânsızdır.

düşün
think of

Every time I hear that song, I think of my high school days. - O şarkıyı duyduğum her zaman,lise günlerimi düşünürüm.

You can't expect me to always think of everything! - Her zaman her şeyi düşünmemi bekleyemezsin.

düşün
thought

This is different from what I thought. - Bu düşündüğümden farklı.

She is very thoughtful and patient. - O çok düşünceli ve sabırlı.

derin düşünerek
musing
düşün
ponder

Tom was probably pondering something. - Tom galiba bir şeyler düşünüp duruyordu.

Tom pondered his next move. - Tom onun sonraki hamlesini düşünüp taşındı.

düşün
turn over
düşün
{f} pondering

Tom was probably pondering something. - Tom galiba bir şeyler düşünüp duruyordu.

düşün
{f} thinking

I can not hear that song without thinking of my high school days. - Lise günlerimi düşünmeden o şarkıyı dinleyemem.

Everyone listened and was very happy, thinking this wedding was both original and meaningful. - Herkes dinledi ve çok mutluydu, düğünün özgün ve anlamlı olduğunu düşündüler.

düşün
{f} picturing
düşün
cogitate
düşün
cast about
düşün
ponder of
düşün
contemplate

When I contemplate the sea, I feel calm. - Denizi düşündüğümde, sakin hissediyorum.

Do you believe that elephants can contemplate life after death? - Fillerin ölümden sonra hayat düşünebileceklerine inanıyor musunuz?

düşün
meditate

Tom used to meditate every morning. - Tom her sabah düşünüp taşınırdı.

Do you meditate, Tom? - Üzerinde düşünür müsün?

düşün
{f} deliberate

The jury deliberated for three days. - Jüri üç gün boyunca düşündü.

Do you think that was deliberate? - Onun kasıtlı olduğunu düşünüyor musun?

düşün
think up
düşün
idea

With Renaissance, scholastic ideas gave place to positive ideas. - Rönesans ile skolastik düşünce yerini pozitif düşünceye bırakmıştır.

We all consider your idea to be impractical. - Hepimiz senin fikrinin kullanışsız olduğunu düşünüyoruz.

düşün
concept
düşün
product of the mind
düşün
excogitate
düşün
considering

Tom's third marriage was unhappy and he was considering yet another divorce. - Tom'un üçüncü evliliği mutsuzdu ve hâlâ bir kez daha boşanmayı düşünüyordu.

His suggestion is worth considering. - Onun önerisi düşünmeye değer.

düşün
considered

Tom considered working for our company, but decided not to. - Tom bizim şirketimiz için çalışmayı düşündü, fakat yapmamaya karar verdi.

It is considered impossible to travel back to the past. - Zamanda geçmişe seyahat etmenin imkansız olduğu düşünülüyor.

düşün
thinkup
her şeyi düşünerek
all in all

All in all, after ten years of searching, my friend got married to a girl from the Slantsy region. - Her şeyi düşünerek, on yıllık araştırmadan sonra, arkadaşım Slantsy bölgesinden bir kızla evlendi.

ilerisini düşünerek
proleptic
önceden düşünerek
premeditatedly
Turkish - Turkish

Definition of düşünerek in Turkish Turkish dictionary

düşün
Duyularla değil, zihnî olarak tasarlanan, biçim verilen, canlandırılan nesne veya olay, fikir, ide