If my plane doesn't crash, and if I do not get kidnapped by organ thieves, I will drop you a line at the beginning of the week.
- Uçağım düşmezse ve organ mafyası tarafından kaçırılmazsam hafta başında sana yazacağım.
Not a drop of rain fell for a month, so they had to dig a well.
- Bir aydır bir damla yağmur düşmedi. Bu yüzden bir kuyu kazmak zorunda kaldılar.
The descent to hell is easy.
- Cehenneme düşmek kolaydır.
The Taiwanese dollar appreciated, causing Taiwanese exports to slump.
- Tayvan doları değer kazandı ve Tayvan ihracatının düşmesine neden oldu.
A belt keeps your pants from falling down.
- Kemer pantolonunun düşmesini önler.
I held on to the rope tightly so I wouldn't fall.
- İpi sıkıca tuttum böylece düşmedim.
It's easy to fall into bad habits.
- Kötü alışkanlıklara düşmek kolaydır.
All of us want prices to decline.
- Biz hepimiz fiyatların düşmesini istiyoruz.
Home prices have continued to decline.
- Ev fiyatları düşmeye devam etti.
Crude oil has been falling in price.
- Ham petrol fiyatı düşmektedir.
Chris risks falling behind in the science class.
- Chris fen dersinde geriye düşme riskinde.
Tom is trying not to be trip and fall.
- Tom ayağı takılıp düşmemeye çalışıyor.
I'm trying not to be trip and fall.
- Takılıp düşmemeye çalışıyorum.
Crude oil has been falling in price.
- Ham petrol fiyatı düşmektedir.
The tree was ready to fall down.
- Ağaç düşmek üzereydi.
You can use a dreamcatcher to catch your nightmares.
- Kabuslarınızı yakalamak için bir düş kapanı kullanabilirsiniz.
One of the characters in the novel dreams up a half-baked plan for robbing a bank.
- Romandaki karakterlerden biri bir bankayı soymak için acemice bir plan düşünüyor.
Your shirt button is about to fall off.
- Gömlek düğmen düşmek üzere.
If you don't want to fall off the cliff, don't stay near it.
- Eğer uçurumdan düşmek istemiyorsanız, onun yanında durmayın.
If you're not careful, you might slip and fall on the icy steps.
- Eğer dikkatli olmazsan ,kayabilir ve buzlu basamakların üstüne düşebilirsin.
Newton saw an apple fall off a tree.
- Newton bir elmanın ağaçtan düştüğünü gördü.
Daydreaming is the moonlight of thought.
- Hayal kurmak düşüncenin mehtabıdır.
We've come this far, so we can't stop now. I don't want to backslide.
- Bu kadar uzağa geldik, bu yüzden şimdi duramayız. Kötü yola düşmek istemiyorum.
Your enemies are just an illusion.
- Senin düşmanların sadece bir yanılsama.
Here's an optical illusion: you think you are looking at a cube, while in fact you are looking at your monitor.
- İşte bir optik illüzyon: aslında monitörünüze bakarken, bir küpe baktığınızı düşünürsünüz.
Living in poverty is some women's fantasy. They think it's somewhat romantic.
- Yoksulluk içinde yaşamak, bazı kadınların fantezisidir. Onlar bunun biraz romantik olduğunu düşünüyorlar.
The man slumped to the floor.
- Adam aniden yere düştü.
He's very fond of science fiction.
- O, bilim kurguya çok düşkündür.
The temperature has suddenly dropped.
- Sıcaklık aniden düştü.
It's getting dark early around here. The sun seems to drop like a rock when autumn rolls around.
- Buralarda hava erken kararıyor.Sonbahar zamanı geldiğinde güneş bir kaya gibi düşüyor gibi görünüyor.
Falling interest rates have stimulated the automobile market.
- Düşen faiz oranları otomobil pazarını canlandırdı.
I had to grab her to keep her from falling.
- Onun düşmesini engellemek için onu tutmak zorunda kaldım.
Tom picked up the coins that had fallen behind the sofa.
- Tom kanepenin arkasına düşmüş olan bozuk paraları topladı.
She would have fallen into the pond if he had not caught her by the arm.
- Eğer onu kolundan yakalamasaydı, göletin içine düşmüş olacaktı.
I thought you didn't like romance movies.
- Macera filmlerini sevmediğini düşündüm.
At first, I thought I had an advantage because I spoke a Romance language.
- İlk başta, bir Romen dili konuştuğum için bir avantajım olduğunu düşündüm.
Productive thinking and creativity are unthinkable without imagination.
- Üretken düşünce ve yaratıcılık; hayal gücü olmadan düşünülemez.
He fell down the stairs.
- O, merdivenden düştü.
He approached and fell on his knees.
- O yaklaştı ve dizlerinin üzerine düştü.
Home prices are plummeting.
- Ev fiyatları hızla düşüyor.
Tom's grades soon plummeted.
- Tom'un notları yakın zaman içinde düştü.
The tree was ready to fall down.
- Ağaç düşmek üzereydi.
When I was a kid, I thought that if I died the world would just disappear. What a childish delusion! I just couldn't accept that the world could continue to exist without me.
- Çocukken ,ölürsem dünyanın hemen ortadan kaybolacağını düşündüm.Ne çocukça bir aldanma!Ben sadece dünyanın bensiz devam edip var olacağını kabullenemiyordum.
Tom suffered from the delusion that strangers could hear his thoughts. Of course that's nonsense.
- Tom, yabancıların onun düşüncelerini duyabileceği sanrısından muzdaripti. Bu tabii ki saçmalık.