The opening statement went smoothly.
- Açılış konuşması düzgünce gitti.
Mary smoothed her hair.
- Mary saçını düzeltti.
Try to write in plain English.
- Düz İngilizce ile yazmaya çalış.
She wore a plain blue dress.
- O, düz mavi bir elbise giydi.
Go straight up the street for about 100 meters, and you will get to the junction of three roads.
- Caddede yaklaşık 100 metre kadar düz gidin, ve üç yollu kavşağa varırsınız.
Lidia has blonde straight hair.
- Lidia'nın sarı düz saçları var.
This child believes that the earth is flat.
- Bu çocuk dünyanın düz olduğuna inanmaktadır.
He gave me a flat answer.
- O bana düz bir cevap verdi.
I corrected even the smallest details.
- Ben en küçük ayrıntıları bile düzelttim.
Tom has been calling me regularly every evening.
- Tom her akşam düzenli olarak beni arıyor.
There is no regular boat service to the island.
- Adaya düzenli bir tekne servisi yoktur.
Sixty percent of Japanese adult males drink alcoholic beverages on a regular basis.
- Yetişkin Japon erkeklerinin yüzde altmışı düzenli olarak alkollü içecekler içerler.
Rightists often dislike regulatory legislation.
- Sağcılar çoğunlukla düzenleyici mevzuatı sevmezler.
I can't think straight right now.
- Şu anda düzgün düşünemiyorum.
Have you checked the oil level recently?
- Son zamanlarda yağ düzeyini kontrol ettin mi?
Her acting is on the level of a professional.
- Onun oyunculuğu profesyonel düzeydedir.
Go straight on, and you will find the store.
- Düz gidin ve mağazayı bulacaksınız.
She lives on another plane of existence.
- O, başka bir varlık düzleminde yaşıyor.
We were arguing on different planes to the last.
- Biz farklı düzlemler üzerinde tartışıyorduk.
The toilet doesn't flush properly.
- Tuvaletin sifonu düzgün çalışmıyor.
Form a straight line!
- Düz bir sıra oluşturun.
Where are the plates arranged?
- Plakalar nerede düzenlenmiş?
He set the table with cups, saucers, plates and chargers.
- O, masayı fincanlarla, çay bardağı tabaklarıyla, tabaklarla ve büyük düz tabaklarla donattı.