Rusya büyük finansal zorluklarla karşılaşıyor.
- Russia is facing great financial difficulties.
Genç adamlar tüm zorluklara rağmen bunu yapacaklarını söylediler.
- The young men said that they would do it despite all of the difficulties.
Soyut modern sanatı anlamada güçlük çekiyorum, özellikle Mondrian.
- I have difficulty understanding abstract modern art, especially Mondrian.
Yaşlı adam kaçtı ama güçlükle.
- The old man escaped, but with difficulty.
Otobüs durağını bulmakta çok zorluk çektik.
- We had much difficulty in finding the bus stop.
Ben sınavı zorlukla geçtim.
- I passed the examination with difficulty.
Sorunu çözmede zorluk çektim.
- I had difficulty working out the problem.
Ben bu sorunu güçlükle çözdüm.
- I solved this problem with difficulty.
Herhangi bir sıkıntı içinde misin?
- Are you in any difficulty?
Ben İngiltere'deyken İngilizce konuşmakta büyük sıkıntı yaşadım.
- When I was in England, I had great difficulty trouble in speaking English.
Ben İngiltere'deyken İngilizce konuşmakta büyük sıkıntı yaşadım.
- When I was in England, I had great difficulty trouble in speaking English.
Eğer herhangi bir sıkıntın olursa, benden yardım iste.
- If you have any difficulty, ask me for help.
O, şiiri ezberlemede güçlük çekmedi.
- She had no difficulty in learning the poem by heart.
Yaşlı kadın merdivenleri güçlükle tırmandı.
- The old woman climbed the stairs with difficulty.
We faced a difficulty.
... have difficulties ' those that are elderly and have problems and challenges, those that ...
... We can clearly say, look, there are desirable difficulties ...