Kimse içeceklerden tasarruf ederek zengin olmadı.
- Nobody ever got rich by saving on drinks.
Şimdi içecekleri şipariş etmek istiyorum.
- I would like to order drinks now.
İçkileri getirmenize güveniyor olacağım.
- I'll be counting on you to bring the drinks.
Hadi ama, içkiler benden.
- Come on, drinks are on me.
Çok fazla içmek tehlikelidir.
- It is dangerous to drink too much.
Artık onu, içmekten alıkoymalıyız.
- We have to stop him from drinking any more.
Canım içki içmek istiyor.
- I feel like having a drink.
O içtiğinde farklı bir kişi oluyor, bu yüzden onunla içki içmeyi sevmiyorum.
- He's a different person when he's drunk, so I don't like to drink with him.
Lütfen bana bir içecek verin.
- Give me a drink, please.
Yetişkin Japon erkeklerinin yüzde altmışı düzenli olarak alkollü içecekler içerler.
- Sixty percent of Japanese adult males drink alcoholic beverages on a regular basis.
Ben sigara ve içki içmekten vazgeçtim.
- I quit smoking and drinking.
Bir yerde içki içmek için dışarı çıkmak ister misiniz?
- Would you like to go out to have a drink somewhere?
Leyla deniz suyu içemedi.
- Layla couldn't drink seawater.
Deniz suyu içmek insanlar için ölümcül olabilir.
- Drinking seawater can be deadly to humans.
Biz patates kızartması ve meşrubat sipariş ettik.
- We ordered French fries and soft drinks.
Davetiye patlamış mısır ve meşrubat hizmeti verileceğini söylüyordu.
- The invitation said that popcorn and soft drinks would be served.
Buzdolabında içilebilecek herhangi bir şey var mı?
- Is there anything to drink in the refrigerator?
Biz genellikle bir öğünden sonra çay içeriz.
- We generally drink tea after a meal.
Biraz su içmek istiyorum.
- I want to drink some water.
Bu su içmek için güvenli mi?
- Is this water safe to drink?
İnternette bilgi çekmek yangın musluğundan su içmek gibidir.
- Absorbing information on the internet is like drinking water from a fire hydrant.
Tom alkolsüz içecekleri sever.
- Tom likes soft drinks.
O, zayıflamak için alkolsüz içecekler yerine su içmeye karar verdi.
- She decided to drink water instead of soft drinks in order to lose weight.
Tom Mary'den içilecek şeyler istedi.
- Tom asked Mary for something to drink.
Bir yerde içki içmek için dışarı çıkmak ister misiniz?
- Would you like to go out to have a drink somewhere?
Canım içki içmek istiyor.
- I feel like having a drink.
Yarım bardak bira içerek yemeğine başladı.
- He began his meal by drinking half a glass of ale.
Avrupalılar şarap içmeyi sever.
- Europeans love to drink wine.
Can I buy you a drink?.
You can lead a horse to water but you can't make him drink.
He drank the water I gave him.
She has a problem with the drink.
He was about to take a drink from his root beer.
If he doesn't pay off the mafia, he’ll wear cement shoes to the bottom of the drink!.
... charge more three times more for their drinks and could go the charge less ...