The dog is trained to watch for thieves.
- Köpek hırsızları izlemek için eğitilmiştir.
Military pilots are trained to take more risks than civilian pilots.
- Askeri pilotlar sivil pilotlardan daha fazla risk almak için eğitilmiştir.
Mr. Ito is a highly educated man.
- Bay Ito oldukça eğitimli bir insan.
My very educated mother just showed us nine planets.
- Benim çok eğitimli annem az önce bize dokuz gezegeni gösterdi.
I trained the dog to do tricks.
- Oyun yapması için köpeği eğittim.
He was trained as a lawyer.
- O bir avukat olarak eğitildi.
Tom can't ride a bicycle very well yet, so his bicycle has training wheels.
- Tom henüz bisiklete çok iyi binemiyor, bu yüzden onun bisikletinin eğitim tekerlekleri var.
I think you should stick to your training schedule.
- Sanırım eğitim planına bağlı kalmalısın.
In the last analysis, methods don't educate children; people do.
- Son analizlerde, metotlar çocukları eğitmezler; insanlar eğitir.
Ford was poorly educated.
- Ford kötü eğitim gördü.
It is not easy to train dogs.
- Köpekleri eğitmek kolay değil.
If he had trained himself harder at that time, he would be healthier now.
- O zaman kendini daha iyi eğitmiş olsaydı, o şimdi daha sağlıklı olacaktı.
I will have to wait till I finish schooling and start earning money.
- Eğitimi bitirinceye ve para kazanmaya başlayıncaya kadar beklemek zorunda kalacağım.
The mandatory character of schooling is rarely analyzed in the multitude of works dedicated to the study of the various ways to develop within children the desire to learn.
- Eğitimin zorunlu karakteri çocukların içinde öğrenme arzusu geliştirmek için çeşitli şekillerde çalışmaya adanmış işlerin çokluğunda nadiren analiz edilir.