If your spouse is a politician, then likely your name will also appear in the newspaper from time to time.
- Eşiniz bir politikacı ise, öyleyse muhtemelen sizin adınız da zaman zaman gazetede görünecektir.
How much time do you spend with your spouse?
- Eşinizle birlikte ne kadar zaman harcarsınız?
My wife's name is Lidia Zarębowa.
- Eşimin adı Lidia Zarębowa.
A good daughter will make a good wife.
- İyi bir kız çocuğu, iyi bir eş yapacaktır.
How did you meet your partner?
- Eşinle nasıl tanıştın?
How did you meet your partner?
- Eşinizle nasıl tanıştınız?
Tom and Mary are a good match.
- Tom ve Mary iyi bir eştirler.
Tom and Mary were a match made in heaven.
- Tom ve Mary cennette yapılan bir eşti.
Her husband smokes like a chimney.
- Eşi, bir baca gibi sigara içiyor.
Tom is Mary's former husband.
- Tom Mary'nin önceki eşidir.
How much time do you spend with your spouse?
- Eşinizle birlikte ne kadar zaman harcarsınız?
On Friday evenings, a group of us with spouses working overseas meet at Chuck's Bar and Grill.
- Cuma akşamları, deniz aşırı ülkelerde eşleriyle birlikte çalışan bir grubumuz Chuck's Bar and Grill'de buluşurlar.
This is totally unprecedented.
- Bu bütünüyle eşi benzeri görülmemiş.
This is an unprecedented gesture.
- Bu eşi benzeri görülmemiş bir jest.
The situation this year is unprecedented.
- Bu yıl durum eşi görülmemiş.
The young couple was accompanied by a chaperone.
- Genç çifte bir hastabakıcı tarafından eşlik edildi.
Same-sex couples should be able to get married.
- Eş cinsel çiftler evlenebilmeli.
Everyone, without any discrimination, has the right to equal pay for equal work.
- Herkesin, hiçbir fark gözetilmeksizin, eşit iş karşılığında eşit ücrete hakkı vardır.
An integer is natural if and only if it is greater or equal to 0.
- Eğer tamsayı sadece sıfırdan büyük veya eşit ise tamsayı doğaldır.
Mary is very good at matching people.
- Mary insanları eşleştirmekte çok iyidir.
I'm thinking of matching you against Yoshida in the race.
- Seni yarışta Yoshida'ya karşı eşleştirmeyi düşünüyorum.
Do you see that woman? She's my wife.
- Şu kadını görüyor musun? O benim eşim.
Nobody is equal to this young woman in the field of music.
- Müzik alanında hiç kimse bu genç kadın eşit değildir.
This is why Tatoeba is multilingual. But not that kind of multilingual. Not the kind where languages are simply being paired up together, and where some pairs are left behind.
- Tatoeba'nın çok dilli olmasının nedeni budur. Fakat o tür çok dilli değil. Dillerin sadece birlikte eşleştirildiği ve bazı çiftlerin geride bırakıldığı tür değil.
The boys and girls paired off for the dance.
- Erkekler ve kızlar dans için eşleştiler.
My wife and I can't decide on names for the twins.
- Eşim ve ben ikizler için isimler üzerinde karar veremiyoruz.
An integer is natural if and only if it is greater or equal to 0.
- Eğer tamsayı sadece sıfırdan büyük veya eşit ise tamsayı doğaldır.
Nobody is equal to this young woman in the field of music.
- Müzik alanında hiç kimse bu genç kadın eşit değildir.
Tom says Mary is his soul mate and that they were made for each other.
- Tom Mary'nin ruh eşi olduğunu ve birbirleri için yaratıldıklarını söylüyor.
Laws are like cobwebs, which may catch small flies, but let wasps and hornets break through.
- Yasalar örümcek ağı gibidir, küçük sinekleri yakalayabilirler fakat yaban arısı ve eşek arılarının geçmesine izin verirler.
When Tom told Chris he didn't like her scarf, she got rid of it.
- Tom Chris'e onun eşarbını sevmediğini söylediğinde, o ondan kurtuldu.
What is principle of equidistance?
- Eşit uzaklık ilkesi nedir?
A is equivalent to B has the same meaning as A is true if and only if B is true.
- A, B'ye eşittir önermesi, Eğer ve yalnızca eğer B doğruysa A doğrudur ile aynı anlama gelmektedir.
My dream is to be the First Lady.
- Hayalim devlet başkanının eşi olmak.
It's hard to be a woman. One must think like a man, act like a lady, look like a girl, and work like a horse.
- Kadın olmak zordur. Erkek gibi düşünmeyi, hanımefendi gibi davranmayı, genç kız gibi görünmeyi ve de eşek gibi çalışmayı gerektirir.
Eating good isn't synonymous for eating a lot.
- İyi yemek, çok yemekle eş anlamlı değildir.
In common usage, spirit and soul are often synonyms.
- Yaygın kullanımda spirit ve soul sık sık eş anlamlıdırlar.
Where is the mate to this sock?
- Bu çorabın eşi nerede?
I wonder what materials the garment is made of.
- Giyim eşyasının hangi malzemelerden yapıldığını merak ediyorum.
The old man was accompanied by his grandchild.
- Yaşlı adama torunu tarafından eşlik edildi.
The old man was accompanied by his grandson.
- Yaşlı adama erkek torunu tarafından eşlik edildi.
Pets offer us more than mere companionship.
- Evcil hayvanlar sadece bize eşlik etmekten daha fazlasını sunar.
The old woman was accompanied by her grandson.
- Yaşlı kadına erkek torunu tarafından eşlik edildi.
The old woman was accompanied by her grandchild.
- Yaşlı kadına torunu tarafından eşlik edildi.
Languages are partially isomorphic.
- Diller kısmen eşyapılıdır.