elektrikçi

listen to the pronunciation of elektrikçi
Turkish - English
electrician; electrician's
sparks
spark
electrician

How much did you pay the electrician? - Elektrikçiye ne kadar para ödedin?

Tom wants to become an electrician. - Tom bir elektrikçi olmak istiyor.

elektrik
{i} electricity

Streetcars run on electricity. - Tramvaylar elektrikle çalışırlar.

There is no life without electricity and water. - Elektrik ve su olmadan hayat olmaz.

elektrik
{s} electric

Something is wrong with our electric heater. - Elektrikli ısıtıcımızla ilgili doğru gitmeyen bir şey var.

Our electric heater does not work well. - Elektrikli ısıtıcımız iyi çalışmıyor.

elektrik
{s} electrical

Keep away from the electrical equipment. - Elektrikli teçhizatlardan uzak durun.

There is a fault in the electrical system. - Elektrik sisteminde bir arıza var.

elektrik
utilities
elektrik
power

The storm caused a power outage. - Fırtına bir elektrik kesintisine neden oldu.

The river furnishes electric power to the town. - Nehir şehre elektrik enerjisi sağlamaktadır.

elektrik
cable

The electrician will come and fix the cable next week. - Elektrikçi önümüzdeki hafta gelip bu kabloyu onaracak.

The cable is not electrified. - Kablo elektrikli değil.

elektrik
juice
elektrik
electrics
elektrikçiler
electricians
elektrik
electric, electrical
elektrik
electricity; electric; electrical
Turkish - Turkish
Elektrik işleri yapan usta
Elektrik
ışık
elektrik
Maddenin elektron, pozitron, proton gibi parçacıklarının hareketleriyle ortaya çıkan enerji türü
elektrik
Elektrikle çalışan
elektrik
Bu enerjiden elde edilen aydınlanma
elektrik
Bu enerjinin gündelik hayatta kullanılan biçimi
elektrik
Fiziğin, elektrik olaylarını inceleyen kolu. Çarpıcılık, cazibe, canlılık: "Ufak tefek ama şimdiden elektriği öbürkülerden başka, yırtıkça bir kız var içlerinde."- H. Taner
elektrik
Fiziğin, elektrik olaylarını inceleyen kolu
elektrik
Çarpıcılık, cazibe, canlılık