Şirket yirmi kişiyi işe almak istiyor.
- The company want to employ twenty people.
Şirket 20 kişiyi işe almak istiyor.
- The company wants to employ 20 people.
Kardeşim kullanılmış bir araba satın aldı, bu yüzden çok pahalı değildi.
- My brother bought a used car, so it was not very expensive.
Çocuk hırsızlarının ona yapmasını söyledikleri gibi Tom işaretlenmemiş, kullanılmış paralar halinde bir milyon dolar topladı.
- Tom put together one million dollars in unmarked, used bills as the kidnappers had told him to do.
Küçük bir şirket 50 kişi çalıştırmaktadır.
- A small company employs 50 people.
Bu hanımefendi kaç hizmetçi çalıştırmak istiyor?
- How many maids does that lady want to employ?
Şirket tam gün çalışan 22 personele iş vermektedir.
- The company employs 22 full-time staff.
Doğum kontrolü için bir prezervatif kullandın, değil mi?
- You used a condom for birth control, right?
Spor salonu, tören için kullanıldı.
- The gym is used for the ceremony.
Linda şimdi çok dans etmiyor fakat eskiden çok dans ettiğini biliyorum.
- Linda does not dance much now, but I know she used to a lot.
Ben eskiden olduğum gibi değilim.
- I'm not what I used to be.
İşverenler ırkları, dinleri, etnik kökenleri, deri renkleri, cinsiyetleri, yaşları, medeni durumları, engellilikleri ya da cinsel yönelimleri nedeniyle işçileri işe almayı reddemezler.
- Employers cannot refuse to hire workers because of their race, religion, ethnic origin, skin colour, sex, age, marital status, disability or sexual orientation.
Kovulma korkusundan kimse işvereni ile çelişmeye cüret edemez.
- No one dares to contradict his employer for fear of being fired.
Şirket tam gün çalışan 22 personele iş vermektedir.
- The company employs 22 full-time staff.
Linda uçuş görevlisi olarak işe alındı.
- Linda was employed as a flight attendant.
O, bir bankada görevlidir.
- He is employed in a bank.
Lastik fabrikası 250 kişi istihdam etmektedir.
- The tire factory employs 250 people.
Onlar geçici işçi istihdam etmektedirler.
- They employ temporary workers.
Erken kalkmaya alışkınım.
- I'm used to getting up early.
Erken kalkmaya alışkınım.
- I'm used to keeping early hours.
Dünyada en çok kullanılan işletim sistemi Windows'tur.
- Windows is the most used operating system in the world.
O, atmosferdeki karbon dioksit miktarlarının artmasından dolayı Dünyanın ısınmasını tanımlamak için kullanılan bir terimdir.
- It is a term used to describe the warming of the earth due to increasing amounts of carbon dioxide in the atmosphere.
Şirket tüm çalışanları için sağlık bakımı ve hayat sigortası avantajları sağlar.
- The company provides health care and life insurance benefits for all of its employees.
Japon şirketleri genellikle çalışanlarına üniforma sağlar.
- Japanese companies generally provide their employees with uniforms.
Bay Johnson serbest meslek sahibidir ve mobilya tamiriyle uğraşır.
- Mr Johnson is self-employed and is in the business of repairing furniture.
Serbest meslek sahibi olmak istiyorum.
- I'd like to be self-employed.
Balık yemek eskiden olduğu kadar şimdi sağlıklıklı mıdır?
- Is eating fish as healthy now as it used to be?
Fransa'nın para birimi franktı ve sembolü ₣ idi. Frank Fransa'da artık kullanılmıyor ama Gine gibi bazı eski Fransız kolonilerinde hâlâ kullanılmaktadır.
- France's currency was the franc, and its symbol was ₣. While it is no longer used in France, francs are still in use in some former French colonies such as Guinea.
Tom serbest meslek sahibi değil.
- Tom isn't self employed.
Tom serbest meslek sahibi.
- Tom is self employed.
Tom eskiden olduğu kadar utangaç değil.
- Tom isn't as heavy as he used to be.
Tom eskiden olduğu kadar sıska değil.
- Tom isn't as skinny as he used to be.
Tom bir özel eğitim öğretmeni idi.
- Tom used to be a special education teacher.
Tom eskiden basketbol antrenörü idi.
- Tom used to be a basketball coach.
How do you employ your spare time?.
... employed to folks who have terrific skills and just have ...
... is a mother of two young boys she'd been steadily employed since she was a ...