Tom could be affected, too.
- Tom da etkilenmiş olabilirdi.
My thoughts and prayers are with all those who were affected by this terrible tragedy.
- Dua ve dileklerim bu korkunç faciadan tüm etkilenmişler için.
Tom was touched that Mary was worried about him.
- Tom, Mary'nin onun hakkında üzgün olmasından etkilenmişti.
I was moved by the story.
- Ben hikaye tarafından etkilenmiştim.
Tom is obviously shaken.
- Tom oldukça etkilenmiş.
Tom sounds impressed.
- Tom etkilenmiş görünüyor.
We were very impressed by his new book.
- Onun yeni kitabından oldukça etkilenmiştik.
The event affected his future.
- Olay onun geleceğini etkiledi.
Most living creatures in the sea are affected by pollution.
- Denizde yaşayan canlıların çoğu, kirlilikten etkilenir.
Whenever I visited the island, I was impressed with the beauty of nature.
- Adayı her ziyaret edişimde, doğanın güzelliğinden etkilendim.
I was deeply impressed by the scenery.
- Manzaradan derinden etkilendim.
Smoking has affected his health.
- Sigara içmek onun sağlığını etkiledi.
The event affected his future.
- Olay onun geleceğini etkiledi.
I think that our living together has influenced your habits.
- Sanırım birlikte yaşamamız alışkanlıklarını etkiledi.
That was probably what influenced their decision.
- Onların kararını etkileyen muhtemelen oydu.