Sizin bir öğretmen olduğunuzu biliyorum.
- I know that you're a teacher.
Siz insanları anlamıyorum.
- I do not understand you.
Artık seni sevmiyorum.
- I no longer love you.
Artık seni sevmiyorum.
- I don't like you anymore.
Sana küçük bir şey getirdim.
- I brought you a little something.
Sana küçük bir şey getirdim.
- I've brought you a little something.
Çünkü biz sizi seviyoruz, daha iyi bir kullanıcı deneyimi getirmek için Tatoeba'yı güncelleştiriyoruz. Gördünüz mü? Biz sizi seviyoruz ha?
- Because we love you, we are updating Tatoeba to bring you a better user experience. See? We love you huh?
Sizin hangi tür şarabınız var?
- What kind of wine do you have?
Seni anlamak gerçekten çok zor.
- Understanding you is really very hard.
Artık seni sevmiyorum.
- I no longer love you.
Size patatesleri haşlayacağım.
- I'll boil you the potatoes.
İçmek için size ne alabilirim?
- What can I get you for drinking?
Kendinizi kontrol etmeye çalışın.
- Try to control yourselves.
Hepiniz kendinizden utanmalısınız.
- You should all be ashamed of yourselves.
As soon as they return, I will telephone you.
- Sobald sie zurück sind, rufe ich euch an.
I'll miss you very much if you go.
- Ich werde euch sehr vermissen, wenn ihr geht.