The information was quite useless.
- Bilgi oldukça faydasızdı.
It's useless to translate things that people don't want to say.
- İnsanların söylemek istemediği şeyleri tercüme etmek faydasızdır.
When it comes to chocolate, resistance is futile.
- Çikolata söz konusu olduğunda direnç faydasızdır.
His advice is of no use.
- Onun tavsiyesi faydasız.
There are many benefits to being beautiful.
- Güzel olmanın bir sürü faydası vardır.
Nowadays we are apt to forget the benefits of nature.
- Bugünlerde doğanın faydalarını unutmaya meyilliyiz.
She often takes advantage of his ignorance.
- O, sık sık onun cehaletinden faydalanır.
She took advantage of his kindness.
- O, kibarlığından faydalandı.
A wise person profits by his mistakes.
- Akıllı bir kişi hatalarından faydalanır.
The information presented in Kelly's paper on color coordination is seen to be of use in building up an alternative theory.
- Renk koordinasyonu ile ilgili Kelly'nin raporunda sunulan bilginin alternatif bir teori oluşturmada faydalı olacağı anlaşilmaktadır.
I found that the machine was of no use.
- Ben makinenin faydası olmadığını anladım.
Is eating fish good for you?
- Sizin için balık yemek faydalı mı?
Smoking does much harm but no good.
- Sigara içmek çok zarar verir ama hiç fayda vermez.
Ill-gotten gains never benefit anyone.
- Haksız kazançların kimseye faydası olmaz.
He availed himself of the 'off-and-on' holidays to visit his native country.
- Doğduğu ülkeyi ziyaret etmek için ara sıra tatillerden faydalandı.