Doktor maratona katılmamı yasakladı.
- The doctor forbade me to take part in the marathon.
Ebeveynlerim Tom'la tekrar görüşmemi yasakladı.
- My parents forbade me to see Tom again.
Onlar yasaklanmış domuzu kurban etti, ve onu yemeyi reddeden herkesi öldürdüler.
- They sacrificed forbidden swine, and put to death all who refused to eat.
Eski karısı, adamın kendisine 200 metreden fazla yaklaşmasını yasaklayan bir mahkeme emri çıkarttı.
- His ex-wife obtained a court order that forbid him from coming closer than 200 yards.