What does Phoebus mean? It's a Latin word that means sun.
- Phoebus ne anlama geliyor? O, güneş anlamına gelen Latince bir sözcüktür.
And I will raise it again in three days.
- Ve onu üç günde tekrar kaldıracağım.
Good day, how are you?
- İyi günler, nasılsın?
Ken goes swimming day after day.
- Ken günden güne yüzmeye gider.
It becomes warmer day after day.
- Hava günden güne ılıyor.
It is getting colder day by day.
- Hava günden güne soğuyor.
My legs are getting better day by day.
- Bacaklarım günden güne daha da iyileşiyor.
Sunlight brightens the room.
- Güneş ışığı odayı aydınlatıyor.
This room doesn't get much sunlight.
- Bu oda çok fazla güneş ışığı almıyor.
We chose Mary a good birthday present.
- Mary'ye iyi bir doğum günü hediyesi seçtik.
I got you a pen as a birthday present.
- Doğum günü hediyesi olarak sana kalem aldım.
In Germany today, anti-violence rallies took place in several cities, including one near Hamburg where three Turks were killed in an arson attack on Monday.
- Bugün Almanya'da, Pazartesi günü kundaklamada üç Türk'ün öldürüldüğü Hamburg'un yakınında bir yer de dahil birçok şehirde şiddet karşıtı mitingler gerçekleşti.
As everyone knows, today is a very significant day for us.
- Herkesin bildiği gibi, bugün bizim için çok anlamlı bir gündür.
This room doesn't get much sunshine.
- Bu oda çok fazla güneş ışığı almaz.
The sunshine improved his color.
- Güneş rengini artırdı.
How many times a day does that bus run?
- O otobüs günde kaç kez çalışır?
How many times does the bus run each day?
- Otobüs her gün kaç kez çalışır?
Sami will maintain his innocence until the day he dies.
- Sami masumiyetini öldüğü güne kadar sürdürecek.
Your opinion seems to be out of date.
- Sizin fikirleriniz güncelliğini yitirmiş gibi görünüyor
Tom had a date for Valentine's Day.
- Tom'un sevgililer günü için bir randevusu vardı.
A warm, sunny day is ideal for a picnic.
- Ilık, güneşli bir gün piknik için idealdir.
In most countries, with the exception of the Arab countries and Israel, Saturday and Sunday are defined as the weekend.
- Birçok ülkede, Arap ülkeleri ve İsrail hariç genellikle Cumartesi ve Pazar, hafta sonu günleri olarak ilan edilmiştir.
There is nothing like a glass of beer after a whole day's work.
- Bir tam günlük çalışmadan sonra bir bardak bira gibi bir şey yoktur.
I thought doing this would be easy, but we've been working all day and we're still not finished.
- Bunun kolay olacağını düşünmüştüm, fakat bütün gün çalışıyoruz ve hâlâ bitirmedik.
Güneş çıkmış olsa bile hava soğuktu.
- güneşin çıkmış olmasına rağmen, hava soğuktu.
Güneşli olsa da hava soğuktu.
- Güneşli olmasına rağmen, hava soğuktu.