He keeps a diary in English.
- O, İngilizce bir günlük tutar.
This is the diary which she kept.
- Bu onun tuttuğu günlüktür.
Are you satisfied with your daily life?
- Günlük yaşantından memnun musun?
He seems to be oppressed by his monotonous daily life.
- Monoton günlük yaşantısı yüzünden bunalmış gibi görünüyor.
Are you keeping a journal?
- Bir günlük tutuyor musun?
I've started keeping a journal.
- Bir günlük tutmaya başladım.
Tell me about your everyday life.
- Bana günlük yaşamından bahset.
TV plays an important part in everyday life.
- TV günlük yaşamda önemli bir rol oynar.
I know that I should sleep for at least eight hours per day, however usually I sleep less.
- Günlük en az sekiz saat uyumam gerektiğini biliyorum ama genellikle daha az uyuyorum.
I am tired of the day-to-day routine of life.
- Hayatın günlük rutininden usandım.
Mike made a rude table from the logs.
- Mike günlüklerinden kaba bir tablo yaptı.
He has already read the daily newspaper.
- O zaten günlük gazeteyi okudu.
This is a daily newspaper.
- Bu bir günlük gazetedir.