Agriculture is developed in the most fertile lands of the region.
- Tarım, bölgenin en verimli alanlarında gelişmiştir.
Even though the United States is a developed country, it still has some very poor people.
- Gelişmiş bir ülke olsa bile Abd'de hala bazı çok yoksul insanlar var.
The military power of this country is very advanced.
- Bu ülkenin askerî gücü çok gelişmiştir.
Advanced countries must give aid to developing countries.
- Gelişmiş ülkeler, gelişmekte olan ülkelere yardım etmeliler.
Improved medical technology has been one of the spin-offs of the space program.
- Gelişmiş tıbbi teknoloji, uzay programının yan ürünlerinden biri oldu.
Still, things haven't really improved.
- Yine de, işler gerçekten gelişmiş değil.
I can bring in some more sophisticated equipment if you think we need it.
- Ona ihtiyacımız olduğunu düşünüyorsan biraz daha gelişmiş bir donanım getirebilirim.
Tom isn't very sophisticated.
- Tom çok gelişmiş değil.
Advanced countries must give aid to developing countries.
- Gelişmiş ülkeler, gelişmekte olan ülkelere yardım etmeliler.
The alien is postbiological and is really an advanced machine.
- Uzaylı, postbiyolojik ve gerçekten gelişmiş bir makinedir.
I saw him coming upstairs.
- Onu üst kata gelişini gördüm.
We are all looking forward to your coming.
- Gelişinizi sabırsızlıkla bekliyoruz.
Possibly, the accident will delay his arrival.
- Kaza onun gelişini muhtemelen geciktirecek.
She informed him of her arrival.
- O, gelişi hakkında onu bilgilendirdi.
Trade between the two countries has been steadily growing.
- İki ülke arasındaki ticaret sürekli gelişiyor.
I want to build up my vocabulary.
- Kelime haznemi geliştirmek istiyorum.
Reading helps you build up your vocabulary.
- Okumak kelime dağarcığınızı geliştirmenize yardım eder.
After First Contact, the material and spiritual development of humanity flourished.
- İlk temastan sonra, insanlığın maddesel ve ruhsal gelişimi ilerledi.
The fine arts flourished in Italy in the 15th century.
- Güzel sanatlar on beşinci yüzyılda İtalya'da gelişti.
The story revolves around a mysterious adventure.
- Hikaye gizemli bir macera etrafında gelişiyor.
The tribe wasn't delighted about the advent of the peacemaker.
- Kabile arabulucunun gelişi hakkında memnun değildi.