Tom may have been here.
- Tom buraya gelmiş olabilir.
I feel like I have been here before.
- Daha önce buraya gelmiş gibi hissediyorum.
No more than 50 people came.
- 50 kişiden fazla gelen olmadı.
She came to see us yesterday.
- O dün bizi görmek için geldi.
Do you want to come with us?
- Bizimle gelmek ister misiniz?
Did you come by yourself today?
- Bugün tek başına mı geldin?
80% of all English words come from other languages.
- Tüm İngilizce sözcüklerin %80'i diğer dillerden gelmiştir.
Social order does not come from nature. It is founded on customs.
- Toplumsal düzen doğadan gelmez. Gelenekler üzerine kurulmuştur.
Who was the greatest philosopher that ever lived?
- Gelmiş geçmiş en büyük filozof kimdi?
How does it feel to be the best band ever?
- Gelmiş geçmiş en iyi grup olmak nasıl bir duygu?
Christmas is coming soon.
- Yakında Noel geliyor.
Look out! There's a truck coming!
- Dikkat! Buraya gelen bir kamyon var!
Fruits come from flowers.
- Meyveler çiçeklerden meydana gelir.
There is not past, no future; everything flows in an eternal present.
- Geçmiş ve gelecek yok; her şey sonsuz bir şimdikilikte akıyor.
Tom looks like he's sleepy.
- Tom uykusu gelmiş gibi gözüküyor.
I think Tom must be pretty sleepy by now.
- Sanırım Tom'un şimdiye kadar oldukça uykusu gelmiş olmalı.
Tom saçına jöle çaldı.
- Tom put gel in his hair.
O, saçına jöle sürer.
- Tom puts gel in his hair.
Pelte limonlu ve portakallı olarak yapılabilen içine taze meyve katıldığında ise tadına doyum olmayan tatlıdır.
Ben jelatin kullanmadan panna cotta yaparım.
- I make panna cotta without using gelatin.