A reminder from the library has arrived.
- Kütüphaneden bir hatırlatma notu geldi.
Thanks for the reminder.
- Hatırlatma için teşekkürler.
I have to remind you of your promise.
- Sana sözünü hatırlatmak zorundayım.
Tom had to remind Mary to feed the dog.
- Tom Mary'ye köpeği beslemesini hatırlatmak zorunda kaldı.
I remembered everybody.
- Ben herkesi hatırladım.
Tom remembered the rabbits he used to raise.
- Tom yetiştirdiği tavşanları hatırladı.
I can't recall her name at the moment.
- Şu anda ismini hatırlayamıyorum.
Ken couldn't recall his name.
- Ken onun ismini hatırlayamadı.
He's not good at remembering names.
- O, isimleri hatırlamada iyi değildir.
Tom had trouble remembering what Mary looked like.
- Tom Mary'nin nasıl biri olduğunu hatırlamada güçlük çekiyordu.
I can't remember her name.
- Onun adını hatırlayamıyorum.
I never see this album without remembering my school days.
- Bu albümü, okul günlerimi hatırlamadan asla göremem.
It is just my recollection that there remained no more than 20 people in the village.
- Hatırladığım kadarıyla köyde yirmi kişi kaldı.
Tom has no recollection of how he got his black eye.
- Tom, gözünü kimin morarttığını hatırlamıyor.