having one parent (rather than two) in common

listen to the pronunciation of having one parent (rather than two) in common
English - Turkish

Definition of having one parent (rather than two) in common in English Turkish dictionary

half
ara

Dr. Svensen konuyu öyle geniş bir şekilde araştırdı ki onun kaynakçası kitabının yarı ağırlığını oluşturuyor. - Dr. Svensen researched the issue so extensively that his bibliography makes up half the weight of his book.

Senin evinin ve benimkinin arasında orta noktada buluşalım. - Let's meet halfway between your house and mine.

half
(pul/içecek/bilet/vb.) yarım
half
buçuk

Bir buçuk asırlık bir karmaşadan sonra kraliyet otoritesi yeniden kuruldu. - Only after a century and a half of confusion was the royal authority restored.

Saat altı buçukta döneceğim. - I'll return at half past six.

half
yarı

İşini yarıda bırakma. - Don't leave your work half done.

İtalya'nın nüfûsu, Japonya'nınkinin yaklaşık yarısı kadardır. - The population of Italy is about half as large as that of Japan.

half
{i} yarım

Yarım saat koşmaya devam etti. - He run on for half an hour.

Yarım bardak bira içerek yemeğine başladı. - He began his meal by drinking half a glass of ale.

half
yarımhalf brother üvey erkek karde
half
yarı yarıya

Emekli olduktan sonra geliri yarı yarıya azaldı. - His income was diminished by half after retirement.

Tom, armudu yarı yarıya böldü. - Tom cut the pear in half.

half
kısmen

Tom sadece kısmen şaka yapıyordu. - Tom was only half joking.

half
{i} yarım, yarı: Two halves make a whole. İki yarım bir bütün eder. half an apple yarım elma. Half the students have come
half
yarım buçuk yarı
half
{i} devre

Bu araba, motor silindirlerinin yarısını devre dışı bırakabilir. - This car can deactivate half of its engine's cylinders.

half
{ç} halves (hävz)
half
(zarf) yarı, yarı yarıya, hemen hemen, neredeyse
half
{i} yarı saha
half
hemen hemen
English - English
half

A half brother or half sister.