Her halükarda seni ilgilendirmez.
- In any case, it's no business of yours.
Her halükarda, aramalıyım.
- In any case, I should call.
Her halukârda endişelenmene gerek yok.
- In any case, you don't need to worry.
Her halukarda, bu işi yarına kadar bitirmek zorundayım.
- In any case, I must finish this work by tomorrow.
Her durumda, ben zaten tamamen size affettim.
- In any case, I've already entirely forgiven you.
Ne olursa olsun düşüncemi değiştirmeyeceğim.
- In any case, I won't change my mind.
Ne olursa olsun, makaleyi yazmayı bitirdim.
- In any case, I've finished writing the article.
Onun gelme ihtimaline karşı hazır olsan iyi olur.
- You had better be ready in case he comes.
Nakliyatın gecikme ihtimaline karşı özel gecikme sigortamız var.
- In case the shipment is delayed, we have special delay insurance.
Yangın olduğu takdirde bu butona bas!
- Push this button in case of fire!
Gelemediği takdirde, onun yerini almak zorunda kalacaksınız.
- You'll have to take his place in case he can't come.
Birisi içeri girmeye çalışır diye kapıyı kilitledim.
- I locked the door, in case someone tried to get in.
Beni aramak istersin diye telefonumu bırakacağım.
- I'll leave my number in case you want to call me.
Yangın durumunda bu camı kır.
- Break this glass in case of fire.
Bir deprem durumunda, gazı kapatın.
- In case of an earthquake, turn off the gas.
They've only been married a very few weeks, whether or not.
In case of emergency, break glass.
... media in any case. ...