You have no cause for anger.
- Kızmak için nedenin yok.
Tom had every right to be angry.
- Tom kızmakta haklıydı.
Tom had reasons to be angry.
- Tom'un kızmak için nedenleri vardı.
His girlfriend is Japanese.
- Onun kız arkadaşı Japon.
Dorenda really is a nice girl. She shares her cookies with me.
- Dorenda gerçekten iyi bir kızdır, o kurabiyelerini benimle paylaşıyor.
This little girl let the birds escape.
- Bu küçük kız kuşların kaçmasına izin verdi.
He looks like the yellow angry bird.
- O sarı kızgın kuş gibi görünüyor.
I'm Helen Cartwright's daughter.
- Ben, Helen Cartwright'ın kızıyım.
The Joneses love their daughter.
- Joneslar kızlarını sever.
That's no reason to get angry.
- Kızmak için neden yok.
There's no reason to get angry.
- Kızmak için hiçbir neden yok.
Getting excited is not at all the same as getting angry.
- Heyecanlanmak kızmakla hiçte aynı değildir.
That's no reason to get angry.
- Kızmak için neden yok.
That girl who has long hair is Judy.
- Uzun saçlı o kız Judy'dir.
That girl whose hair is long is Judy.
- Saçı uzun olan kız Judy.
The girls wore grass skirts and had flowers around their necks.
- Kızlar çim etekler giyiyordu ve boyunlarında çiçekler vardı.
Mary was the only girl wearing a skirt.
- Mary etek giyen tek kızdı.
Once upon a time there lived a king and queen who had three very beautiful daughters.
- Bizr zamanlar, üç çok güzel kızı olan bir kral ve kraliçe yaşardı.
There was once upon a time an old Queen whose husband had been dead for many years, and she had a beautiful daughter.
- Biz zamanlar kocası yıllar önce ölmüş olan yaşlı bir kraliçe vardı ve onun da güzel bir kızı vardı.
Tom resented the fact that Mary got the promotion instead of him.
- Tom onun yerine Mary'nin terfi alması gerçeğine kızdı.
I resent the way he treated me.
- Onun bana davranma şekline kızıyorum.
In the Torah Lot offers his virgin daughter's to be gang raped.
- Tevrat'ta Lut, bakire kızını toplu tecavüze uğraması için sunuyor.
Most virgins have an intact hymen.
- Çoğu bakirenin sağlam bir kızlık zarı vardır.
I sometimes wonder if I am a girl.
- Bazen bir kız mıyım diye merak ediyorum.
His girlfriend is Japanese.
- Onun kız arkadaşı Japon.
Tom loves fried chicken.
- Tom, kızarmış tavuk seviyor.
I like roast chicken.
- Fırında kızartılmış tavuğu severim.
The female student that sat in front of the teacher is from Germany.
- Öğretmenin önünde oturan kız öğrenci Almanyalıdır.
That teacher tends to be partial to female students.
- Şu öğretmen kız öğrencilere düşkün olma eğilimindedir.
The mother missed her daughter who was away at college.
- Anne üniversitedeki kızını özledi.
I'm beginning to miss my girlfriend.
- Kız arkadaşımı özlemeye başlıyorum.
The maid gave up her job.
- Hizmetçi kız, işinden ayrıldı.
What's your wife's maiden name?
- Karınızın kızlık soyadı nedir?
What's your mother's maiden name?
- Annenin kızlık soyadı nedir?
What's your wife's maiden name?
- Karınızın kızlık soyadı nedir?
I like roast chicken.
- Fırında kızartılmış tavuğu severim.
Tom loves fried chicken.
- Tom, kızarmış tavuk seviyor.
Tom gave his daughter a stuffed bunny.
- Tom kızına bir doldurulmuş tavşan verdi.
Mary wore bunny slippers.
- Mary kız terlikleri giydi.
Jill is the only girl in our club.
- Jill Kulübümüzde tek kız.