The women really gave it their utmost.
- Kadınlar gerçekten ellerinden geleni yaptılar.
Japanese women carry their babies on their backs.
- Japon kadınları bebeklerini sırtlarında taşırlar.
He always has luck with the ladies.
- Kadınlarla şansı hep yaver gider.
He really was a ladies' man.
- O gerçekten kadınlarla iyi anlaşan bir erkekti.
The home is the woman's world, the world is the man's home.
- Ev kadınların dünyasıdır, dünya erkeklerin evidir.
Where did you see the woman?
- Kadını nerede gördün?
She is a selfish woman.
- O bencil bir kadındır.
He wanted female companionship.
- O kadın arkadaşlık istedi.
The patients in this study consisted of 30 males and 25 females.
- Bu çalışmadaki hastalar, 30 erkek ve 25 kadından oluşmaktadır.
Japanese women carry their babies on their backs.
- Japon kadınları bebeklerini sırtlarında taşırlar.
Many young women in their 20s plan to go abroad during their summer holidays.
- Yirmili yaşlarda birçok geç kadın yaz tatilleri esnasında yurt dışına gitmeyi planlıyorlar.
She shot a warm smile at the old lady.
- O, yaşlı kadına sıcak bir gülümseme fırlattı.
She is a selfish woman.
- O bencil bir kadındır.
I was looking at a pretty hen.
- Ben güzel bir kadına bakıyordum.
Women and girls would cross over the street rather than meet him.
- Kadınlar ve kızlar onunla karşılaşmaktansa caddeyi geçmeyi tercih ederler.
This girl has become a woman.
- Bu kız bir kadın oldu.
Why are you hanging around with a married woman?
- Neden evli bir kadınla aylak aylak dolaşıyorsun?
I'd never go out with a married woman!
- Ben asla evli bir kadınla dışarı çıkmak istemem!
Tom falls in love with every woman he meets.
- Tom tanıştığı her kadına âşık olur.
Every Jack must have his Jill.
- Her erkeğin bir kadını olmalıdır.
He was bored with his wife, an excellent woman he didn't deserve.
- Hiç hak etmediği, harika bir kadın olan karısından bıkmıştı.
That woman is his wife, I think.
- Sanırım, o kadın onun karısıdır.
The lady dressed in white is a famous actress.
- Beyaz elbiseli kadın, ünlü bir aktristir.
She shot a warm smile at the old lady.
- O, yaşlı kadına sıcak bir gülümseme fırlattı.
At mosques, scarves, skirts and cardigans are offered for women to wear.
- Camilerde kadınlar için örtü, etek ve hırka bulunur.
Mary is a femme fatale.
- Mary bir baştan çıkaran kadın.
The lady's wish is my command.
- Kadının isteği benim emrimdir.