As far as I know, he won't come.
- Bildiğim kadarıyla, o gelmeyecek.
The rumor is not true as far as I know.
- Bildiğim kadarıyla, söylenti doğru değildir.
He is, so far as I know, a reliable friend.
- O, bildiğim kadarıyla, güvenilir bir arkadaştır.
So far as I know, she is still unmarried.
- Bildiğim kadarıyla, o hâlâ bekâr.
You can wait until the cows come home!
- İnekler eve gelene kadar bekleyebilirsin!
I'll wait here until she comes.
- O gelene kadar burada bekleyeceğim.
I cannot start till six o'clock.
- 06:00 ya kadar başlayamam.
She didn't know the information till she met him.
- Onunla tanışıncaya kadar, o, bilgiyi bilmiyordu.
Linda can dance as well as Meg.
- Linda Meg kadar iyi dans edebilir.
He speaks Spanish as well as French.
- O, Fransızca kadar İspanyolca da konuşuyor.
Your car is three times as big as this one.
- Senin araban bunun üç katı kadar büyük.
I am about as big as my father now.
- Şimdi yaklaşık babam kadar büyüğüm.
I will help as much as I can.
- Ben elimden geldiği kadar yardımcı olacağım.
As much as 90 percent of happiness comes from elements such as attitude, life control and relationships.
- Mutluluğun yüzde 90 kadarı tutum, yaşam kontrolü ve ilişkiler gibi unsurlardan geliyor.
Today I'm working a little late so as to avoid a rush in the morning.
- Sabahleyin bir koşuşturmadan kaçınmak için bugün biraz geç saatlere kadar çalışacağım.
Try to do so as far as the station.
- İstasyona kadar öyle yapmaya çalış.
I'm too old to do something like that.
- Öyle bir şeyi yapamayacak kadar yaşlıyım.
Tom would never ever do something like that.
- Tom şimdiye kadar böyle bir şeyi asla yapmadı.
Ten to one it'll clear up in an hour or so.
- Bire karşı on bir saate kadar hava açılacak.
However hard you may study, you can't master English in a year or so.
- Ne kadar sıkı çalışırsan çalış, bir sene veya civarında İngilizcede uzmanlaşamazsın.
All you ever do is nitpick. I wish you could say something more constructive.
- Şu ana kadar yaptığın bütün şey her şeye kusur bulmak, keşke daha yapıcı bir şey söyleyebilsen.
To take something too far.
- Bir şey alamayacak kadar çok uzak.
What is the total amount of money you spent?
- Harcadığın para toplam ne kadar?
What does the bill amount to?
- Fatura ne kadar tutuyor?
To what degree can we trust him?
- Ne dereceye kadar biz ona güvenebiliriz?
I agree with you to a degree.
- Ben, bir dereceye kadar sizinle aynı fikirdeyim.
Don't worry about money so much.
- Para için o kadar çok kaygılanma.
Your income is about twice as large as mine is.
- Gelirin, benimkinin yaklaşık iki katı kadar büyük.
I agree with you to a degree.
- Ben, bir dereceye kadar sizinle aynı fikirdeyim.
She can be trusted to some degree.
- Ona bir dereceye kadar güvenilebilir.
I will help as much as I can.
- Ben elimden geldiği kadar yardımcı olacağım.
My brother eats twice as much as I do.
- Erkek kardeşim benim yediğimin iki katı kadar yemek yiyor.
When I was young, I tried to read as many books as I could.
- Gençken, okuyabildiğim kadar fazla kitap okumayı denedim.
You should read as many books as you can.
- Okuyabildiğin kadar çok sayıda kitap okumalısın.
Human beings can live up to 40 days without food, but no more than 7 without water.
- İnsan gıda olmadan 40 gün kadar yaşayabilir fakat susuz en fazla 7.
Got into debt right up to my ears.
- Gırtlağıma kadar borca battım.
Three people can keep a secret so long as two of them are dead.
- Üç kişi, onlardan ikisi ölene kadar bir sırrı saklayabilir.
Her hair was so long as to reach the floor.
- Saçları yere ulaşacak kadar uzundu.
As far as I remember, he didn't say that.
- Hatırladığım kadarıyla, o onu söylemedi.
As far as my experience goes, such a plan is impossible.
- Anladığım kadarıyla, öylesine bir plan imkansızdır.
Let's just rest here for a little while, my feet are aching so much I can't walk.
- Sadece bir süre burada dinlenelim, ayaklarım o kadar çok ağrıyor ki yürüyemiyorum.
We had no choice but to wait for a while until the store opened.
- Mağaza açılıncaya kadar bir süre beklemekten başka seçeneğimiz yoktu.
Jim burned the midnight oil when he was preparing for the examination.
- Jim sınava hazırlanırken gece yarılarına kadar çalıştı.
No matter what your profession, or how happy you may be in it, there are moments when you wish you had chosen some other career.
- Mesleğiniz ne olursa olsun, ya da bu meslekte ne kadar mutlu olursanız olun, diğer bir mesleği seçmiş olmayı istediğiniz anlar vardır.
Hayat yaz çiçekleri, ölüm de güz yaprakları gibi güzel olsun.
- Yaşam yaz çiçekleri, ölüm de sonbahar yaprakları kadar güzel olsun.