Don't mix sugar with salt.
- Şekeri tuzla karıştırma.
I don't like to mix business with pleasure.
- İşi eğlenceyle karıştırmaktan hoşlanmıyorum.
Tom seems to be trying to stir up trouble.
- Tom ortalığı karıştırmaya çalışıyor gibi görünüyor.
Don't forget to stir the stew.
- Güveci karıştırmayı unutma.
Combine all the ingredients in the mixing bowl.
- Karıştırma kabında tüm malzemeyi birleştirin.
Put the yolks in a large mixing bowl.
- Sarımsakları büyük bir karıştırma kabına koyun.
There is danger of confusion between them.
- Aralarında karıştırma tehlikesi var.
I don't want people messing with my stuff.
- İnsanların malzememi karıştırmasını istemiyorum.
I don't want to stir things up.
- Ben işleri karıştırmak istemiyorum.
Sentence mixing is funny.
- Cümle karıştırmak eğlencelidir.
It's dangerous to mix these substances.
- Bu maddeleri karıştırmak tehlikelidir.
I didn't want to confuse people.
- İnsanların kafalarını karıştırmak istemedim.
The last thing I want to do is butt in.
- Yapmak istediğim son şey karışmaktır.
Do not interfere with Tom while he is reading.
- Tom okurken ona karışma.
Don't interfere in private concerns.
- Özel işlere karışmayın.
They did not wish to become embroiled in the dispute.
- Onlar münakaşaya karışmak istemediler.
Tom always meddles in affairs that do not concern him.
- Tom her zaman kendini ilgilendirmeyen işlere karışır.
Don't meddle in other people's lives.
- Diğer insanların yaşamlarına karışmamalıyız.
Is this patronizing or meddling in someone else's business?
- Bu başka birinin işinde patronluk taslamak ya da karışma mıdır?
I have no intention of meddling in your affairs.
- İşlerine karışmaya niyetim yok.
I often confuse Spanish vowels.
- İspanyolcadaki sesli harfleri sık sık karıştırıyorum.
Sorry, Tom, I didn't want to get you involved.
- Üzgünüm, Tom, seni karıştırmak istemedim.
I didn't mean to involve you.
- Seni karıştırmak istemedim.