Tom should definitely visit an art museum or two while he's in France.
- Tom Fransa'da iken kesinlikle bir ya da iki sanat müzesini ziyaret etmeli.
Tom should definitely go visit Mary next weekend.
- Tom bir sonraki hafta sonu kesinlikle Mary'yi ziyarete gitmeli.
You can certainly swim in the lake, but there is no sense in doing so.
- Gölde kesinlikle yüzebilirsin fakat öyle yapmanın anlamı yok.
Prime Minister Koizumi is certainly not a cold-blooded man.
- Başbakan Koizumi kesinlikle soğukkanlı bir insan değildir.
I thought a bunch of people would go water skiing with us, but absolutely no one else showed up.
- Bir grup insanın bizimle birlikte su kayağına gideceğini düşünmüştüm. Fakat kesinlikle başka hiç kimse gelmedi.
I agree with you absolutely.
- Ben kesinlikle size katılıyorum.
Tom definitely knows exactly what happened.
- Tom kesinlikle tam olarak ne olduğunu biliyor.
That's exactly what Tom was afraid of.
- Bu Tom'un kesinlikle korktuğu şey.
Smoking is strictly forbidden here.
- Burada sigara içmek kesinlikle yasaktır.
Smoking is strictly forbidden.
- Sigara içmek kesinlikle yasaktır.
He is precisely the man we're looking for.
- O kesinlikle aradığımız adam.
That's precisely why I need to meet Tom.
- Tom'la tanışmak istememin nedeni kesinlikle bu.
He is precisely the man we're looking for.
- O kesinlikle aradığımız adam.
That's precisely why I need to meet Tom.
- Tom'la tanışmak istememin nedeni kesinlikle bu.
His secretary flatly denied leaking any confidential information.
- Onun sekreteri, gizli bilgiyi sızdırmayı kesinlikle reddetti.
She flatly refused to let him in.
- Onun içeri girmesine kesinlikle izin vermedi.
The atmosphere in the room was decidedly frosty.
- Odadaki atmosfer kesinlikle soğuktu.
It's by no means impossible to earn one million yen a month.
- Ayda bir milyon yen kazanmak kesinlikle olanaksızdır.
He will by no means come.
- O, kesinlikle gelmez.
It's really hot today, isn't it? Yeah, it sure is.
- Bugün gerçekten sıcak, değil mi? Evet kesinlikle sıcak.
I really want another chance.
- Ben kesinlikle bir şans daha istiyorum.
The day will surely come when your dream will come true.
- Hayalinin gerçekleşeceği gün kesinlikle gelecek.
Esperanto is surely an enormous waste of time!
- Esperanto kesinlikle çok büyük bir zaman kaybı!
You are bound to fail unless you study harder.
- Daha çok çalışmazsan, kesinlikle başarısız olursun.
He is bound to pass the test.
- O kesinlikle sınavı geçecek.