kitapçılar

listen to the pronunciation of kitapçılar
Turkish - English
bookstores
plural of bookstore
kitap
book

These are very old books. - Bunlar çok eski kitaplar.

My father told me not to read a book in my bed. - Babam yatakta kitap okumamamı söyledi.

kitap
(Hukuk) paper

Tom has written a very good paper on the production of rubber. - Tom lastik üretimi üzerine çok iyi bir kitap yazdı.

There's a book, a pencil, and a sheet of paper on the table. - Masanın üzerinde bir kitap, bir kalem ve bir kağıt var.

kitapçı
bookshop

I am working full-time at a bookshop until the end of September. - Ben eylül ayı sonuna kadar bir kitapçıda tam zamanlı olarak çalışacağım.

I live close to an old bookshop. - Eski bir kitapçıya yakın yaşıyorum.

kitap
work

This book counts among the best of his work. - Bu kitap, onun çalışmalarının en iyileri arasında sayılır.

For the time being I want to work at that bookstore. - Ben şimdilik o kitapçıda çalışmak istiyorum.

kitap
volume

This book comes in two volumes. - Bu kitap iki cilt halinde geliyor.

kitapçı
book store

He has bought a book written in English in the book store. - O, kitapçıdaki İngilizce yazılmış bir kitabı satın aldı.

I bought this book at the book store in front of the station. - Ben bu kitabı istasyonun önündeki kitapçıda aldım.

kitap
writing

The art of recognizing matsutake mushrooms became my passion, culminating in my writing a book on it. - Matsutake mantarlarını tanıma sanatı benim tutkum oldu, bu tutku ona dair bir kitap yazmamla sonuçlandı. .

I'm now busy writing a book. - Şimdi bir kitap yazmakla meşgulüm.

kitapçı
book seller
kitap
the book

I paid five dollars for the book. - Kitap için beş dolar ödedim.

We arrived at that plan out of pure desperation, but the book sold well. - Umutsuzluktan dolayı o plana vardık fakat kitap iyi sattı.

kitap
biblio
kitap
book up
kitapçı
bookseller; bookshop, bookstore
kitapçı
bookstore

You can get it at a bookstore. - Bir kitapçıdan alabilirsin.

Tom and his grandmother went to the bookstore. - Tom ve büyükannesi kitapçıya gitti.

kitapçı
bookseller

The bookseller reads a lot of books. - Kitapçı çok kitap okur.

You can't get this at any bookseller's. - Bunu herhangi kitapçıdan alamazsın.

kitapçı
(Konuşma Dili) bookstore
kitapçı
bookman
kitapçı
bibliopole
kitapçı
bookmaker
Turkish - Turkish

Definition of kitapçılar in Turkish Turkish dictionary

Kitap
mecelle
Kitapçı
sahaf
kitap
Ciltli veya ciltsiz olarak bir araya getirilmiş, basılı veya yazılı kâğıt yaprakların bütünü: "Ona son olarak rüya için kitaptaki tabiri aramanın abes olduğunu söylediğimi hatırlıyorum."- A. Ş. Hisar
kitap
Herhangi bir konuda yazılmış eser
kitap
Herhangi bir konuda yazılmış eser: "Acaba bir edebiyat kitabında hazır bir tarif bulamaz mıyız?"- F. R. Atay
kitap
Kutsal kitap
kitap
Ciltli veya ciltsiz olarak bir araya getirilmiş, basılı veya yazılı kâğıt yaprakların bütünü
kitapçı
Kitap satan kimse
kitapçı
Kitap bastırıp satan kimse