koşucu

listen to the pronunciation of koşucu
Turkish - English
racer
runner (person competing in a race)
sprinter

Generally speaking, distance runners are less flexible than sprinters. - Genel anlamda, mesafe koşucuları kısa mesafe koşucularından daha az esnektir.

runners

Many runners passed out in the heat. - Birçok koşucu sıcakta bayıldı.

Five runners reached the finals. - Beş koşucu finale ulaştı.

{i} runner

Tom is the best runner. - Tom en iyi koşucudur.

Tony is a fast runner. - Tony hızlı bir koşucu.

koşu
running

They are running in the park. - Onlar parkta koşuyorlar.

Tom has been running around the office like a chicken with its head cut off. - Tom ofisin etrafında kafası kesilmiş bir tavuk gibi koşuyordu.

koşu
race

You see, I've got only these two castles, one hundred hectares of land, six cars, four hundreds heads of cattle and twenty racer horses... - Bakın, benim sahip olduklarım sadece bu iki kale, yüz hektar arazi, altı araba, dört yüz baş sığır ve yirmi koşu atı...

Do you have any race shirts in extra small? - Hiç ekstra küçüklükte koşu gömleğiniz var mı?

koşu
run

They are running in the park. - Onlar parkta koşuyorlar.

Running is good for your health. - Koşu sağlığınız için iyi.

koşucu devekuşu
emu
koşu
{i} jogging

Tom worked up a sweat jogging. - Tom bir ter atma koşusuna yavaş yavaş hazırlandı.

My older sister goes jogging every day. - Ablam her gün koşuya gider.

koşu
dash
koşu
{i} trotting
koşu
running track
koşu
footrace
koşu
running, run; race
Turkish - Turkish
Koşuya katılan yarışçı
koşu
At yarışı: "Koşuların sonuçlarından başka bir şey düşünmesini engelleyen bir hastalığa dönüşmüş."- N. Cumalı
koşu
Koşarak yapılan yarış
koşu
At yarışı