Çok parlak bir kravat taktı.
- He wore a very loud necktie.
Her zaman parlak renkli kravat takıyorsun.
- You are always wearing a loud necktie.
Sözleşme imzaladığımız için kararımıza bağlıydık.
- We were tied to our decision because we signed the contract.
Onlar hırsızı ağaca bağladılar.
- They tied the thief to the tree.