Sebep olmadan asla kızgın olmam.
- I'm never angry without reason.
Farragut, New Orleans'ı savaş olmadan ele geçirdi.
- Farragut captured New Orleans without a fight.
O, siyahların şiddet olmaksızın eşit haklar için mücadelelerini kazanabileceklerine inanıyordu.
- He believed that blacks could win their fight for equal rights without violence.
Herhangi birinin yardımı olmaksızın onu yapabileceğimi düşündüm.
- I thought I could do it without anybody's help.
Biz o olmadan gitmek zorunda kalabiliriz.
- We may have to go without her.
İtiraf ediyorum, o olmadan yaşamımın bu on yılı boş ve amaçsız olurdu.
- I admit that, without him, those ten years of my life would have been empty and without goals.
Tom Mary'nin onsuz yaşayabileceğini sanmıyor.
- Tom doesn't think Mary can live without him.
Bir pasaport, yabancı bir ülkeye giderken, onsuz gidemeyeceğin bir şeydir.
- A passport is something you cannot do without when you go to a foreign country.
Tom sizin izniniz olmadan gitmedi.
- Tom wouldn't leave without your permission.
Kataloglardan sipariş verme evden ayrılmanızı gerektirmeden size zaman para kazandırır.
- Ordering from catalogs saves you time and money without requiring you to leave the house.
Dışarıda hava çok soğuk, ceketsiz üşüteceksin.
- It is very cold outside. You'll catch a cold without a coat.
Being from a large, poor family, he learned to live without.