modacı

listen to the pronunciation of modacı
Turkish - English
fashion designer
designer
couturier
styler
stylist
fashion designer; couturier
dress designer
couturier, fashion designer
fashionmonger
couturiere
moda
fashion

Next year, hats will become fashionable. - Önümüzdeki yıl şapkalar moda olacak.

Short skirts have already gone out of fashion. - Kısa eteklerin modası şimdiden bitti.

moda
{s} trendy

She always wore trendy clothes. - O hep modaya uygun elbiseler giydi.

The trendy word of the year was digital: digital clocks, digital microwave ovens, even digital fountain pens. - Yılın moda kelimesi dijital: dijital saatler, dijital mikrodalga fırınlar, hatta dijital dolma kalemler.

moda
trend

She always wore trendy clothes. - O hep modaya uygun elbiseler giydi.

The trendy word of the year was digital: digital clocks, digital microwave ovens, even digital fountain pens. - Yılın moda kelimesi dijital: dijital saatler, dijital mikrodalga fırınlar, hatta dijital dolma kalemler.

moda
style

Viking helmets with horns aren't in style in Scandinavia anymore. - Boynuzlu Viking kaskları İskandinavya'da artık modaya uygun değil.

Since when do you care what's in style? - Neyin modaya uygun olduğunu ne zamandan beri önemsiyorsun?

moda
{i} go
moda
fashioned

Those shoes are old fashioned. - Bu ayakkabılar eski modadır.

I'm not old fashioned. - Ben eski moda değilim.

moda
modish
moda
cult
moda
faddish
moda
groovy
moda
stylish
moda
voguish
moda
vogue

It's kind of in vogue, but the price is too much! - Bu biraz modaya uygun ama fiyat çok fazla.

Terms like sexism are now in vogue. - Cinsiyetçilik gibi terimler şimdi moda.

moda
in fashion

I can't keep up with these changes in fashion. - Modadaki bu değişimlere ayak uyduramıyorum.

Long skirts are very much in fashion. - Uzun etekler modada çok fazladır.

moda
in
moda
{i} mode

Usually before a concert there is an announcement asking the audience to either turn off their phones or switch them to manner mode. - Genellikle bir konser öncesinde seyirciden ya telefonlarını kapatmalarını ya da sessiz moda geçmelerini isteyen bir duyuru vardır.

Hebrew is not at all old-fashioned, but rather modern, effervescent, and fresh. - İbranice hiç eski moda değil ama oldukça modern, coşkun ve taze.

moda
rage
moda
ton
moda
with it
moda
in the fashion

They live in the fashion world. - Moda dünyasında yaşıyorlar.

moda
fashion; cult; in fashion, fashionable, stylish, modish
moda
craze
moda
fashionable

A socialite is a person who is well known in fashionable society and is fond of social activities and entertainment. - Bir sosyete moda toplumda iyi tanınan ve sosyal faaliyetlere ve eğlenceye düşkün bir kişidir.

Next year, hats will become fashionable. - Önümüzdeki yıl şapkalar moda olacak.

moda
fancy
moda
(geçici) fad
moda
the done thing
moda
fashionable, smart, stylish (thing); in fashion, in vogue
moda
fashion, vogue, style; fad
Turkish - Turkish
Moda işleriyle uğraşan kimse
MODA
(Osmanlı Dönemi) Fr. Geçici yenilik. Elbise ve süslenmede geçici hevesler ve fantezi düşkünlüğü sebebiyle çıkartılan yeni tarz ve şekiller. Bunlar israfı artırır ve iktisada aykırıdır
Moda
ürüsüm
moda
Yelkenlerin son kat camadana vurularak küçültülmüş durumu
moda
Değişiklik ihtiyacı veya süslenme özentisiyle toplum yaşamına giren geçici yenilik: "Moda sandığımız birçok şeylerin hayatın kendi bünyesinden geldiği anlaşılır."- A. H. Tanpınar
moda
Toplum yaşamına giren geçici yenilik
moda
Belirli bir süre etkin olan toplumsal beğeni, bir şeye karşı gösterilen aşırı düşkünlük
moda
Geçici olarak yeniliğe ve toplumsal beğeniye uygun olan
moda
Değişiklik ihtiyacı veya süslenme özentisiyle toplum yaşamına giren geçici yenilik