not able to be separated. bound together permanently

listen to the pronunciation of not able to be separated. bound together permanently
English - Turkish

Definition of not able to be separated. bound together permanently in English Turkish dictionary

inseparable
{s} ayrılamaz

İyi sağlık egzersiz ve ılımlılıktan ayrılamaz. - Good health is inseparable from exercise and moderation.

Toplum ve birey birbirinden ayrılamazlar. - Society and the individual are inseparable.

inseparable
{s} ayrılmaz

Öğrencilik günlerimizden beri o ve ben ayrılmaz arkadaşlarız. - He and I have been inseparable friends since our student days.

Güç ve para ayrılmaz. - Power and money are inseparable.

inseparable
yapışık
inseparable
bağlı
inseparable
{s} çok samimi

Mary ve Kate çok samimi. - Mary and Kate are inseparable.

inseparable
{s} yakın

Onlar yakında ayrılmaz oldular. - They soon became inseparable.

inseparable
inseparablenessayrılmazlık
inseparable
inseparablybirbirinden ayrılmaz surette
inseparable
ayrılmaz surette kullanılan inseparablesayrılamayan şeyler
inseparable
çok yakın dostlar
not to be
olmamak

Olmak ya da olmamak, işte bütün mesele bu. - To be or not to be, that is the question.

Olmak ya da olmamak; O büyük bir sorun. - To be or not to be; That is a big question.

English - English
inseparable