O, ona nerede yaşadığını sordu.
- He asked her where she lived.
Muhabir: Ona bir kedi yavrusu aldınız mı?
- Reporter: Did you buy her a kitten?
Kız bayıldı, fakat biz onun yüzüne su döktüğümüzde o kendine geldi.
- The girl fainted, but she came to when we threw water on her face.
Emi kendine yeni bir elbise ısmarladı.
- Emi ordered herself a new dress.
Onunla kahve dükkanında buluşmaya söz verdi.
- He promised to meet her at the coffee shop.
Aşk onu rüyalarında görmektir.
- Love is seeing her in your dreams.
Onun elleri buz kadar soğuktu.
- Her hands were as cold as ice.
Onun ailesi ile ilgili hiçbir şey bilmiyorum.
- I don't know anything about her family.
Kendisini ateşle ısıttı.
- She warmed herself by the fire.
Ben, o kızın kendisine yeni bir görünüm vermek için saçını kestiğini düşünüyorum.
- I think that girl cut her hair to give herself a new look.
O ondan daha akıllıdır.
- He's smarter than her.
Siz ondan daha uzun boylusunuz.
- You are taller than her.
Dün buraya koyduğum kitaba ne oldu?
- What happened to the book I put here yesterday?
Buraya taşındığımızdan beri beş yıl geçti.
- It is five years since we moved here.
Hey, buradan çıkalım.
- Hey, let's get out of here.
Hey, lütfen bana burada yardım eder misin?
- Hey, could you give me a hand over here, please?