Tom got extraordinary grades.
- Tom'un olağanüstü dereceleri var.
Tom is an extraordinary person.
- Tom olağanüstü bir kişidir.
Mr. Suzuki is an outstanding scientist.
- Bay Suzuki olağanüstü bir bilim adamıdır.
He has an outstanding talent for music.
- Onun müzik için olağanüstü bir yeteneği var.
Iceland was fantastic.
- İzlanda olağanüstüydü.
This is an exceptional rosé wine.
- Bu olağanüstü bir roze şaraptır.
Tom was an exceptional leader.
- Tom olağanüstü bir liderdi.
The view from the mountain top was spectacular.
- Dağın tepesinden manzara olağanüstüydü.
Tom lived in a spectacularly beautiful place.
- Tom olağanüstü manzaralı güzel bir yerde yaşadı.
That story is too incredible to be true.
- O hikaye gerçek olmak için çok olağanüstü.
It was an incredible place.
- Olağanüstü bir yerdi.
Tom did a phenomenal job.
- Tom olağanüstü bir iş yaptı.
Given the right conditions, compost worms can reproduce at a phenomenal rate.
- Doğru koşullar göz önüne alındığında, kompost solucanları olağanüstü bir hızla üretebilir.
The resemblance is uncanny.
- Benzerlik olağanüstü.
Tom got extraordinary grades.
- Tom'un olağanüstü dereceleri var.
Tom and Mary have an extraordinarily happy marriage.
- Tom ve Mary'nin olağanüstü mutlu bir evlilikleri var.
It was a remarkable experience.
- Bu olağanüstü bir deneyimdi.
You've done remarkable things here, Tom.
- Burada olağanüstü şeyler yaptın, Tom.
They are the extreme cases.
- Onlar olağanüstü durumlar.
I have to go to a special meeting.
- Olağanüstü bir toplantıya gitmem gerekiyor.