It is sweet and honorable to die for the fatherland.
- Vatan için ölmek tatlı ve onurludur.
God save this state and this honorable court.
- Allah bu devleti ve bu onurlu mahkemeyi korusun.
You must avoid misbehaving in order to be a honourable person.
- Onurlu bir insan olmak için edepsizlik etmekten kaçınmalısın.
Tom looks very dignified.
- Tom çok onurlu görünüyor.
You're so much more dignified than I am.
- Sen benden çok daha onurluyorsun.
I know Tom was truly honored.
- Tom'un çok onurlu olduğunu biliyorum.
I know Tom was truly honored.
- Tom'un gerçekten onurlu olduğunu biliyorum.
There is honor among thieves.
- Hırsızlar arasında onur vardır.
You must choose between honor and death.
- Onur ve ölüm arasında bir seçim yapmalısın.
To what do I owe the unexpected honour of finding you here in my house?
- Sizi evimde burada bulmanın beklenmedik onurunu neye borçluyum?
You must avoid misbehaving in order to be a honourable person.
- Onurlu bir insan olmak için edepsizlik etmekten kaçınmalısın.
The prisoner of war bore himself with great dignity.
- Savaş tutuklusu kendini büyük bir onurla taşıdı.
There's nothing any of us can do for Tom now except let him die with dignity.
- Onuruyla ölmesine izin vermek dışında, Tom için artık yapabileceğimiz hiçbir şey yok.